- küme
isim Birbirine benzer veya aynı cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün, takım, öbek, grup"Tarla kuşları Mustafa'nın sabanı altından yeni kurtulmuş olan kaba çığır üzerine kümeyle konarak buldukları tohumlara gaga çalmakta idiler." - N. Nâzım
- yığın
isim Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe"Ben de bu hudutsuz yığında bir kum tanesiyim." - N. F. Kısakürek
- dağ
isim Yer kabuğunun çıkıntılı, yüksek, eğimli yamaçlarıyla çevresine hâkim ve oldukça geniş bir alana yayılan bölümü
- dağ
isim Kızgın bir demirle vurulan damga, nişan
- tepe
isim Bir şeyin en üstteki bölümü"Pencere önünde dimdik durmuş, kocaman ağaçların tepesine bakıyordunuz." - S. F. Abasıyanık
- öbek
isim Küme"Bahçeye iner, bir çiçek öbeğinin dibinde bir hasır iskemleye otururdu." - F. R. Atay
- tümsek
isim Küçük tepe, tüm (II), tümbek"Sazlarla, kamışlarla örtülü bir tümseği atladım. Kıyıdayım." - O. V. Kanık
- tepecik
isim, coğrafya Yerden yükseklikleri çok az olan tepeler
- höyük
isim Tarih boyunca türlü nedenlerle yıkılan yerleşme bölgelerinde, yıkıntıların üst üste birikmesiyle oluşan ve çoğu kez içinde yapı kalıntılarının gömülü bulunduğu yayvan tepe
- tümsek yer
- tepeciklerle kuşatmak
- toprak yığını
- yığını
- tepecik şeklinde yığmak. Mound Builder tarihöncesinde Mississippi yöresinde topraktan gömüt ve kaleler yapan Kızılderili.
- tümsek, tepecik, yığın