- iç
isim Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
- göz kulak olmak
görme, işitme yoluyla bilgi edinmeye çalışmak
- bellek
isim, ruh bilimi Yaşananları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak zihinde saklama gücü, dağarcık, akıl, hafıza, zihin"Böylelerini dinlediğimizde belleğimizde sözleri hiç mi hiç kalmaz." - S. Birsel
- akıl
isim Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us
- us
isim Akıl"Usa ve gerçeğe uygun anlatışlara kulak verenin olmadığı görüldü." - Halikarnas Balıkçısı
- kanı
isim İnanç, düşünce, kanaat"Ahlakın da iyiliğe değil, güce dayandığı kanısındadır." - S. Birsel
- kafa
isim İnsan başı, ser
- fikir
isim Düşünce"Bir fikrin münazarasıyla kütüphanesinin önünde sabahladığımız geceler olurdu." - A. H. Müftüoğlu
- düşünce
isim Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, mütalaa, fikir, ide, idea"Bu düşünce ona epeyce azap verdi." - A. Midhat
- gönül
isim Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
- beyin
isim, anatomi Kafatasının içinde beyin zarları ile örtülü, iki yarım küre biçiminde sinir kütlesinden oluşan, duyum ve bilinç merkezlerinin bulunduğu organ, ensefal, dimağ
- ruh
isim Dinlerin ve dinci felsefelerin insanda vücuttan ayrı bir varlık olarak kabul ettiği öz, tin, can kuşu
- kaçık
sıfat İlmeği kaçmış (çorap vb.)
- zihin
isim Canlının duygu ve davranışlar dışındaki ruhsal süreç ve etkinliklerinin bütünü
- niyet
isim Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat"Ama benim asıl niyetim eski sevgilisinin adını öğrenmek." - A. Ümit
- his
isim Duygu"Sevgiyi tanımayanlar ayrılığın acısını da bilmezler, özlemezler ve gurbet hissi duymazlar." - M. Kaplan
- zekâ
isim, ruh bilimi İnsanın düşünme, akıl yürütme, objektif gerçekleri algılama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamı, anlak, dirayet, zeyreklik, feraset"Herkesin gönlünü almayı bilecek zekâya sahipti." - A. Kutlu
- boyun eğmek
isteyerek veya istemeyerek uymak, katlanmak"Ellerini bu defa boynuna sıkıştırdığı beyaz peçeteye sildi." - A. İlhan
- karşı çıkmak
dışarıdan gelenleri karşılamaya gitmek"Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor." - H. E. Adıvar
- kanaat
isim Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum
- hedef
isim Nişan alınacak yer, nişangâh
- hatır
isim Düşünme, akılda tutma, hafıza, zihin, akıl, yâd
- duygu
isim Duyularla algılama, his"Bitkilerde duygu var mı?"
- hafıza
isim, ruh bilimi Bellek"Hafızamı kilitlemiştim, maziyi hiç çıkaramıyordum, küflensin kalsın orada diyordum." - A. Gündüz
- bakmak
-e Bakışı bir şey üzerine çevirmek"Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim" - C. S. Tarancı
- saymak
-i Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak"Nara sormuşlar: -Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne- demiş." - B. R. Eyuboğlu
- uğraşmak
-le Bir iş üzerinde sürekli çalışmak"Muhacir kümeleri arasında, ekmek dağıtmakla uğraşan yaşlıca bir adama seslendi." - P. Safa
- istek
isim Bir şeye duyulan eğilim, arzu, şevk"Yanıma yaklaşan gölge, o eski şarkıyı gerçek bir istekle tekrarlıyordu." - Ç. Altan
- eğilim
isim Bir şeyi sevmeye, istemeye veya yapmaya içten yönelme, meyil, temayül"İnsanoğlunun, yaradılıştan medeniliğe eğilimi vardır." - N. Ataç
- aldırmak
nsz Alma işini yaptırmak"Söyledim, söyledim, bir urgan aldıramadım." - N. Cumalı
- ilgilenmek
-le İlgi göstermek, alakalanmak"Tarlaları gezdim, okuluma gittim, çocukları tanıdım, köylülerle ilgilendim." - H. E. Adıvar
- şuur
isim, ruh bilimi Bilinç"İdeolojiler, bir tasavvurlar bütünüdür ama bu tasavvurların çok defa şuurla bir alakası yoktur." - C. Meriç
- alınmak
nsz, -e Alma işi yapılmak"Mahalle mektebinden alınmış, rüştiyeye verilmiş." - H. R. Gürpınar
- anlayış
isim Anlama işi, telakki"Ama doğrusu Hugo'yu artık uzun uzun okuyamıyoruz, onun şiiri, şiir anlayışı bizden çok uzaklaştı." - N. Ataç
- arzu
isim İstek, dilek"Zaten insanın en büyük hususiyeti, içinde bulunduğu hâlden kurtulma arzusudur." - A. M. Dranas
- dikkat
isim Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık"Onun kalbini, haysiyetini kıracak sözler söylenmeden bu zarif hareketle her şeyin anlatılmış olması dikkate şayandır." - A. H. Çelebi
- dikkat etmek
duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplamak, uyanık davranmak"Onun kalbini, haysiyetini kıracak sözler söylenmeden bu zarif hareketle her şeyin anlatılmış olması dikkate şayandır." - A. H. Çelebi
- dikkatli olmak
dikkat etmek, dikkat göstermek
- dimağ
isim Beyin
- ehemmiyet vermek
önem vermek"Bu kadarının hiç de ehemmiyeti yoktu." - N. F. Kısakürek
- endişe etmek
tasalanmak, kaygılanmak"Bir kayıkta boş kalan son yere atlayıp Galata'ya geçerken kafası hem umut hem de endişeyle doluydu." - İ. O. Anar
- heves
isim İstek, eğilim, arzu, şevk"İşin doğrusu birbirimizin özel yaşamını öğrenmeye ne vaktimiz olurdu ne de hevesimiz." - R. Mağden
- idrak
isim Anlama yeteneği, anlayış, akıl erdirme"Kişilik idraklerle doğar, diyenler de var." - Ç. Altan
- itaat etmek
söz dinlemek, boyun eğmek, verilen buyruğa uymak"Serkeşliklerden vazgeçerek edep ve itaat dairesine dönünüz!" - N. F. Kısakürek
- itiraz etmek
bir düşünce veya kararı benimsemeyerek karşı çıkmak, karşı çıkmak"Benim bunlara itirazım yoktu. Tek itirazım, annemin oynamaya kaldırılmasıydı." - A. Kutlu
- izan
isim Anlayış, anlama yeteneği
- kaygı çekmek
üzüntü, tasa duymak"Çocuk gönlüm kaygılardan azade / Yüzlerde nur, ekinlerde bereket" - O. V. Kanık
- meram
isim İstek, amaç, gaye, maksat"Benim meramım sana yalnız bir şey sormak." - Ö. Seyfettin
- meşgul olmak
vaktini vermek, uğraşmak, oyalanmak"Belediye doktoru, kışın kimya tecrübeleri ile meşguldü." - S. F. Abasıyanık
- murat
isim İstek, dilek
- sak
sıfat Uyanık, gözü açık, müteyakkız
- önemsemek
-i Önemli saymak, önem vermek, mühimsemek, saymak"On yıl önce bunları çok önemserdim." - A. Ağaoğlu
- şaşkına çevirmek
şaşırtmak"Şaşkınım, çenem, dudaklarım, dilim sanki artık beni dinlemiyorlar." - A. Ümit
- eskiden beri
- hafıza kuvveti
- mahzurlu görmek