-
gönlü kara : sıfat Başkalarının kötülüğünü isteyen (kimse)
-
gönül borcu : isim Yapılan iyiliğe karşı kendini borçlu sayma, minnet, minnettarlık, şükran
-
gönlü dar : sıfat İçi sıkıntılı olan (kimse)
-
gönül eri : isim Hoşgörüsü geniş, açık yürekli, güvenilir kimse, rint, ehlidil
-
canıgönülden : zarf İçtenlikle, çok isteyerek, canıyürekten"Neden bahsedildiğini bir türlü anlamıyordu ama yine de bu sözleri canıgönülden kabul eder göründü." - İ. O. Anar
-
gönlü yaralı : sıfat Aşkta karşılık görmeyen (kimse)
-
gönül bağı : isim Sevgi bağı, duygusal ilişki
-
gönül avcısı : isim Geçici aşklar arkasında koşan kimse, çapkın
-
gönül belası : isim Aşkın verdiği sıkıntı, dert
-
gönül birliği : isim Duygusal anlaşma
-
gönül borçlusu : isim Minnettar
-
gönül bulantısı : isim Sıkıntı veya üzüntü"Bu toplantıdan nasıl bir gönül bulantısıyla çıktığımı tarif edemem." - Y. K. Karaosmanoğlu
-
gönül çöküşü : isim Yaşama gücünün yitmesi, ruhsal dengenin bozulması
-
gönül darlığı : isim İç sıkıntısı
-
gönül dilencisi : isim Sevdiğinden ayrılmamak için onun her davranışına katlanan kimse
-
gönül eğlencesi : isim İnsanı oyalayıp hoşça vakit geçirten şey veya kimse
-
gönül ferahlığı : isim İç rahatlığı, dertsizlik
-
gönül hoşluğu : isim Rahat ve huzurlu olma"Sığındığım, bir gıdım gönül hoşluğu aradığım bu yerde birden çıktı ortaya." - N. Meriç
-
gönül maskarası : isim Sevda yüzünden gülünç durumlara düşmüş kimse
-
gönül meselesi : isim Aşk yüzünden ortaya çıkan sorun, aşk derdi"Gönül meselesinde ise ne yapıp bir çare bulmalıydı." - S. F. Abasıyanık
-
gönül okşayıcı : sıfat Hoşa giden
-
gönül rahatlığı : isim İç rahatlığı, iç huzuru, baş dinçliği, huzur"O günden sonra Mustafa Kemal, tuttuğu yolu bilen, gideceği yeri gören insanların gönül rahatlığına kavuştu." - E. C. Güney
-
gönül rızası : isim İç rahatlığıyla olur verme
-
gönül tokluğu : isim Doygunluk, istiğna"Ama üstüme düşüldü mü bende bir gönül tokluğu, bir nazlanma, bir ağırdan alış." - H. Taner
-
gönül uğrusu : isim Gönül almayı bilen kimse
-
gönül yarası : isim Bir kimseyi derin üzüntü içinde bırakan acı, dil yarası"Sürgünü yalnız memleket hasreti yıkmaz, yıkması için bu hasrete utandırıcı bir gönül yarası karışmalıdır." - R. H. Karay
-
gönlü bol : sıfat Yeterli imkânlardan yoksun olmasına karşın cömert, eli açık davranmak isteyen (kimse)
-
gönlü gani : sıfat Cömert ve gözü tok, gani gönüllü (kimse)
-
gönül açmak : insanın iç sıkıntısını gidermek, iç açmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül akıtmak : âşık olmak, sevmek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül (veya gönlünü) almak : sevindirmek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül avlamak : huyunu suyunu yakından bilerek olumlu davranışta bulunmak, tavlamak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül (veya gönlünü) avutmak : hoşça vakit geçirmek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül bağlamak : severek bağlanmak, içten sevmek, âşık olmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül bir sırça saraydır, kırılırsa yapılmaz : "kolay kolay onarılamayacağı için bir kimsenin özellikle de dostlarımızın gönlünü kırmamaya özen göstermeliyiz" anlamında kullanılan bir söz"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül bulandırmak : mide bulandırmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül çekmek : sevdalı olmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül (veya gönlünü) eğlendirmek : geçici bir ilgi ve sevgi göstererek hoşça vakit geçirmek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül ferman dinlemez : "gönül sevdiğinden asla vazgeçmez" anlamında kullanılan bir söz"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül gezdirmek : seçmek için aklından birçok şey geçirmek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül indirmek : kendisine yakıştıramadığı bir şeye razı olmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül kırmak (veya yıkmak) : birini çok üzecek bir davranışta bulunmak, gücendirmek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül kimi severse güzel odur : "güzellik anlayışı kişiden kişiye değişir" anlamında kullanılan bir söz"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül kocamaz : "insanlar yaşlansalar da gönüllerindeki sevgi ve istekler tazeliğini yitirmez" anlamında kullanılan bir söz"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül koymak : gücenmek, alınmak, darılmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül okşamak : birini hoş bir söz veya davranışla sevindirmek, iltifat etmek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül var otluğa, gönül var bokluğa (konar) : "iyi ve güzel şeyleri seven yüksek ruhlu insanlar olduğu gibi kötü ve pis şeylerden hoşlanan aşağılık insanlar da vardır" anlamında kullanılan bir söz"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül verme evliye, eve gider unutur : "bir kadın, evli bir erkeğe gönlünü kaptırmamalıdır" anlamında kullanılan bir söz"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül vermek : sevmek, âşık olmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül (veya gönlünü) yakmak : insanı aşırı derecede etkilemek, sarsmak, kendinden geçmesine yol açmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönül yıkmak : birini çok üzecek bir davranışta bulunmak, gücendirmek, gönül kırmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönülden çıkarmamak : sevilen kimseyi unutmamak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönülden gönüle yol vardır : kalp kalbe karşıdır"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönülden ırak olmak : sevilmekten yoksun kalmak, sevilmemek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönüller bir olunca samanlık seyran olur : "karşılıklı sevgi oluşursa maddi sorunlara aldırılmaz" anlamında kullanılan bir söz"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlü akmak : birine karşı güçlü sevgi duymak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlü bulanmak : kusacak gibi olmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlü çekmek : imrenip istemek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlü çelinmek : güzel sözlere aldanmak, kapılmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlü çökmek : yaşama gücü azalmak, ruhsal dengesi bozulmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlü düşmek : âşık olmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlü istemek : dilemek, kuvvetle içten arzulamak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlü kalmak : isteyip de edinemediği bir şeyi istemekten vazgeçmemek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlü kanmak : bir işle ilgili kaygısı kalmamak, mutmain olmak, müsterih olmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlü kaymak : sevmeye eğimli olmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlü kırılmak : üzülmek, incinmek, yerinmek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlü razı olmamak : istememek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlü takılmak : bir şeye karşı ilgi duymak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlü varmamak : istek duymamak, istememek, çekinmek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlün yazı var, kışı var : "insan kimi zaman sevinçli, kimi zaman da üzüntülü olabilir" anlamında kullanılan bir söz"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlünde kalmak : çok istediği hâlde ulaşamamak, elde edememek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlünde (veya gönüllerde) taht kurmak : birisi (veya herkes) tarafından çok sevilir, sayılır olmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlünden geçirmek (veya geçmek) : bir şeyin olmasını veya bir şey yapmayı istemek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlünden kopmak : kendiliğinden vermek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlüne doğmak : içine doğmak, sezmek, hissetmek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlüne dokunmak : üzülmek, rahatsızlık duymak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlüne girmek : kalbine girmek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlüne göre : dileğine göre, isteğine uygun olarak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlünü çalmak : kalbini çalmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlünü çelmek : kandırmak, yola getirmek, aşkını kazanmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlünü düşürmek : âşık olmak, sevdalanmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlünü eğlemek : mutlu, neşeli vakit geçirmek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlünü etmek (veya yapmak) : birini razı ve hoşnut etmek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlünü hoş etmek : birinin dileğini yerine getirerek onu sevindirmek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlünü kaptırmak : âşık olmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlünü karartmak : yaşamaya karşı sevgi ve isteğini azaltmak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlünü pazara çıkarmak : sevmek için kendine yakışanı seçmeyip rastgele birini sevmek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlünü serin tutmak : sakin, soğukkanlı olmak, hemen heyecanlanmamak"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlünü söndürmek : küstürmek, kırmak, incitmek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlünü yaralamak : incitmek, kırmak, üzmek"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon
-
gönlünün dümeni bozuk : isteklerinde, özellikle gönül işlerinde tutarlılık göstermeyen, sık sık istek değiştiren"Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." - O. S. Orhon