- temiz
sıfat Kirli, lekeli, pis, bulaşık olmayan, arı (I), pak, münezzeh, hijyen, hijyenik"Ayak basacak tek adımlık temiz yer yok." - A. Ağaoğlu
- saf
isim Dizi, sıra"Bütün garsonlar saf teşkil edip selama dururlardı." - E. E. Talu
- saf
sıfat Katıksız, arı, katışıksız, halis, has"Hiçbir yerde buradakinden daha saf ve berrak sulara tesadüf etmedim." - H. S. Tanrıöver
- tam
sıfat Eksiksiz, kesintisiz"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz
- sade
sıfat Süsü, gösterişi olmayan, yalın, gösterişsiz"İki ufak çocuk konuşarak gidiyor; hâlleri o kadar sade, o kadar sevimli ki imrenmemek mümkün değil." - M. Ş. Esendal
- göl
isim, coğrafya Oluşması genellikle tektonik, volkanik vb. olaylara bağlı olan, toprakla çevrili, derin ve geniş, tuzlu veya tuzsuz durgun su örtüsü"Gölün üstünde güneşin doğuşuna batışına, aylı gecelere doyum olmuyordu." - N. Cumalı
- Ari
sıfat Çıplak
- bataklık
isim Çok derin olmayan sularla örtülü batak bölge, aynaz, azmak"Stadyuma, mekteplere yakın, onların burnu dibinde olan bu dere, hakikatte bir bataklıktır." - N. Hikmet
- mutlak
sıfat Salt"Eskilerden üstün olmasa da onlar kadar mutlak bir roman yazmak istiyorum." - H. E. Adıvar
- salt
sıfat İçinde yabancı bir öge bulunmayan, mutlak"Çelişkileri salt geleneklerin, törenin, eğitimin bir sonucu saymışızdır." - A. Ağaoğlu
- yalnız
sıfat Yanında başkaları bulunmayan"Sokaktaki yalnız çocuk."
- basit
sıfat Yapılması veya anlaşılması kolay olan, karışık olmayan, bayağı"İşte en basit bir sebep. Belki sadeliğinden tuhaf geliyor insana." - N. F. Kısakürek
- halis
sıfat Katışık olmayan, katışıksız, saf"Devşirme değil, cetbecet Türk, özüm gibi halis Sivaslı, aslan gibi kumandan." - N. Hikmet
- önemsiz
sıfat Önemi olmayan, ehemmiyetsiz
- ancak
zarf "Yalnızca" anlamında, sınırlama bildiren bir söz, bir"Hasan, bu sefer kendisine ancak seyyar tuluatçıların arasında bir yer bulabildi." - O. C. Kaygılı
- safi
sıfat Katıksız, duru, temiz
- sadece
zarf Yalnızca"Biz burada sadece tekâmül seyrine göre kabataslak bir tasnif denemesi yaptık." - A. K. Tecer
- fakat
bağlaç Ancak, ama, lakin"El fenerim de çantanın üstündeymiş sözde fakat göremiyorum." - A. Ağaoğlu
- bataklık.
- sade saf
- sade.
- sırf, sadece, yalnız
- veya göl
- önemsiz. merely sadece