- yerine getirmek
istenileni, gerekeni yapmak"İzinsiz bir yere gitmek ne haddime?" - M. Ş. Esendal
- uygun
sıfat Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip"Ne var ki bunları şimdiye kadar kimseye anlatmadığım için uygun ifadeyi bulmakta zorlanıyorum." - İ. O. Anar
- bir araya gelmek
bir yerde toplanmak, buluşmak"Bir ara önümüzden şarkı sesleri geldi." - F. R. Atay
- tesadüf etmek
rastlamak, rast gelmek"Öyle bir tesadüf olsa ki bir saatçik şu doktorla oturup konuşabilse!" - M. Ş. Esendal
- karşılamak
-i Dışarıdan gelen bir kimseye karşılayıcı olarak çıkmak, istikbal etmek"Beni karşıladılar ve ağırladılar." - A. Kabaklı
- benzemek
-e İki kişi veya nesne arasında birbirini andıracak kadar ortak nitelikler bulunmak, andırmak"Ona göre işlemeyen, kurulmuş, bozulmuş bir saat hastalanmış bir insana benzerdi." - A. H. Tanpınar
- bulmak
-i Arayarak veya aramadan bir şeyle, bir kimse ile karşılaşmak"Kafam her an bir konu bulmak için binbir çeşit şeye müracaat ediyor." - H. E. Adıvar
- münasip
sıfat Uygun, yerinde"Bizim bu dünyadaki hayatımız da bir çileden ibaret olduğu düşünülecek olursa en münasip çilenin de burada olması icap ediyordu." - A. H. Çelebi
- rastlamak
-e Bir kimse ile karşı karşıya gelmek, karşılaşmak, rast gelmek, tesadüf etmek"Hava kararmaya başladığında, mezarlıkta sadece bir kişiye rastladı." - İ. O. Anar
- kesişmek
nsz, -le Birbirini kesmek
- gidermek
-i Ortadan kaldırmak, yok etmek"Vapur sorar, yol öğrenir, merakımızı gideririz." - S. F. Abasıyanık
- karşılaşma
isim Karşılaşmak işi
- yarışma
isim Yarışmak işi, müsabaka
- dokunmak
-e Nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmek"Bir elektrik zilinin düğmesine dokunduk." - A. Haşim
- buluşmak
nsz, -le Bir araya gelmek"Arada sırada da olsa böyle buluşup konuşmak çok güzel oluyor, insanın çevreni genişliyor." - T. Yücel
- birleştirmek
-i, -le Bir araya getirmek"Bu müşterek duygu ve anlayış birçok zevkleri birleştirir ve bir topluluk meydana getirirdi." - A. Ş. Hisar
- tatmin etmek
karşısındakinin cinsel isteklerini gidermek
- beklemek
nsz Bir iş oluncaya, biri gelinceye değin bir yerde kalmak, durmak"Ben de seni bekliyordum zaten." - A. Ümit
- karşılaşmak
-le Karşı karşıya gelmek, rastlaşmak"Terdit, yazıda beklenmedik bir sonuçla karşılaşmak demektir." - Ç. Altan
- uğramak
-e Yola devam etmek üzere, bir yerde kısa bir süre kalmak"Karaya uğramak, her denizci gibi cinine gidiyordu." - Halikarnas Balıkçısı
- müsabaka
isim, spor Yarışma"Biraz daha geçti, sırıkla yüksek atlama müsabakası ilan olundu." - M. Ş. Esendal
- bütünlemek
-i Eksiksiz duruma getirmek, tamamlamak
- birleşmek
nsz Ayrıyken tek bir bütün durumuna gelmek"Ufuklar birleşince ezilecek bizleriz / Biz de çöl ortasında kuruyan denizleriz" - F. N. Çamlıbel
- toplanmak
nsz Toplama işine konu olmak"Ağaçtaki meyveler toplandı."
- yetmek
nsz Bir gereksinimi karşılayacak, giderecek nicelikte olmak
- görüşmek
nsz Buluşup konuşmak, konuşup sohbet etmek"Ara sıra görüşelim."
- yanıtlamak
-i Cevaplamak"Azmi benim yerime yanıtladı." - A. Ağaoğlu
- rastlaşmak
nsz, -le Birbiriyle karşılaşmak, birbirine rastlamak, tesadüf etmek"Eve geldiğiniz, gittiğiniz, bir yerde rastlaştığımız zaman elimi saygıyla öpmezseniz hatırım kalır." - N. Hikmet
- tanışmak
nsz, -le Daha önce birbirini tanımayan kimseler birbirini tanır duruma gelmek"Çağır hele arkadaşını, onunla da tanışalım, dedi." - A. Kulin
- andırmak
-i Benzer yanları bulunmak, çağrıştırmak"Şiirde gazete havadisini andıran bir mısra da bulunabilir." - A. H. Çelebi
- başına gelmek
bir görevi üstlenmek, yüklenmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı "Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- yakışır
- üstesinden gelmek
- rastgelmek
- atletizm yanşması
- kavusmak
- raslamak
- raslaşmak