- yol
isim Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik
- çevre
isim Bir şeyin yakını, dolayı, etraf, periferi"Büyük kentlerin çevreleri gecekondularla sarılmıştır." - O. Rifat
- Araç
isim Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta gücünden yararlanılan nesne
- Orta
isim Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer"Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler." - Y. K. Karaosmanoğlu
- Orta
özel, isim Çankırı iline bağlı ilçelerden biri
- vasıta
isim Araç"Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür." - Atatürk
- ortalama
isim Ortalamak işi
- ortam
isim Canlı bir varlığın içinde bulunduğu doğal veya maddi şartların bütünü"Şu dehşet ortamının altında koskoca bir yalnızlar dünyası yatıyor." - A. Ağaoğlu
- medya
isim İletişim ortamı"Medya dedikleri bu bin başlı ejderhayla baş edemedim." - N. Meriç
- çare
isim Bir sonuca varmak, ortadaki engelleri kaldırmak için tutulması gereken yol, çıkar yol, çözüm yolu"Teklif ettiği çare ise şiddetli ve semereli bir tedbir olmaktan çok uzaktı." - N. F. Kısakürek
- muhit
isim Çevre, yöre, etraf"Geniş enginlere, bitmez ufuklara alışan korsanı bu dar muhit sıkıyordu." - N. Hikmet
- vasat
sıfat Orta
- medyum
isim Ruhötesi iletişim kurma deneylerinde, ruhlarla insanlar arasında aracılık ettiğini ileri süren kimse"Öğleden sonra ünlü bir medyumun evine çaya davetliyim." - N. Eray
- orta büyüklükte
- resim için boyaya katılan sıvı
- çevre, ortam, muhit, vasıta, araç, orta durum, medyum, orta, ifade vasıtası, matbuat, yayıcı, parlayıcı, ötürücü