- kuru
sıfat Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı"Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı." - H. E. Adıvar
- Az
sıfat Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı"Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu." - B. R. Eyuboğlu
- eksik
sıfat Bir bölümü olmayan, noksan, natamam"Bu kitap eksik, baş tarafı yok."
- kıt
sıfat İhtiyaca yetmeyecek kadar az, bol karşıtı"O devirde bizim gibi henüz askere gitmemiş şoförler çok kıttı." - A. Gündüz
- zayıf
sıfat Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan veya hayvan)"Uzun boylu, zayıf, ellilik bir hanım." - S. M. Alus
- fena
sıfat İyi nitelikte olmayan, kötü"Rüşvet aslında fena şeydir fakat daha fenası rüşvet ayıplığını kaybetmişliktir." - B. Felek
- fena
isim Ölümlülük
- tatsız
sıfat Tadı iyi olmayan, lezzetsiz
- yetersiz
sıfat Gerekli bilgi ve yeteneği olmayan, yeterliği olmayan, kifayetsiz, ehliyetsiz
- yavan
sıfat Yağı az"Yavan yemek."
- kıtlık
isim Kıt olma durumu, ihtiyaca yetmeyecek kadar azlık, az ve zor bulunma"Toprak darlığı, ham madde kıtlığı ve nüfus artışı..." - F. R. Atay
- bereketsiz
sıfat Kendinden beklenen yararlığı sağlayamayan
- kısırlık
isim Kısır olma durumu"Bu çocuksuzluk, bu kısırlık zaten bütün hayatımı zehirleyen bir şey." - H. E. Adıvar
- kusurlu olarak
- mahsulsüz
- yetersiz, az, bereketsiz, zayıf, kıt