- ufak
sıfat Boyutları normalden küçük"Ufak ev."
- biraz
sıfat Bir parça, azıcık"Biraz yağmur yağdı mı Beyoğlu'nun yaya kaldırımlarında yürüyebilirsen yürü." - F. R. Atay
- birkaç
sıfat Çok olmayan, az sayıda, az"Kıyıda kapıları, kepenkleri kapalı, birkaç ev ve depo sıralanıyordu." - Halikarnas Balıkçısı
- kısa
sıfat Boyu, uzunluğu az olan, uzun karşıtı"Kısa boylu Japon cinsi bile sporla üç parmak uzadı." - A. Haşim
- Az
sıfat Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı"Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu." - B. R. Eyuboğlu
- küçük
sıfat Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, mikro, büyük karşıtı"Duvar, çeşitli küçük kâğıtlara basılmış resimlerle kaplıydı." - A. Kutlu
- geri
isim Arka, bir şeyin sonra gelen bölümü, art, alt taraf, ileri karşıtı"Amerikan barın gerisinden işaret eden barmen seslendi." - N. Cumalı
- geri
isim Araba üzerine gerilerek kenarları arabanın korkuluğuna tutturulan ve içine saman veya tahıl doldurulan büyük kıl çuval
- Genç
sıfat Yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar karşıtı"Eliyle işaret etti genç adama." - A. Kulin
- yavaş yavaş
zarf Yavaş bir biçimde, ağır ağır, adım adım, aheste aheste, aheste beste, sepil sepil"Yaptıkları işin akışından, gözleri yavaş yavaş ışıklarını buluyor, ruhlarının başıboş heyecanı duruluyor, çerçeveleniyor." - N. Hikmet
- değersiz
sıfat Değeri olmayan veya değeri çok az olan, önemsiz, kıymetsiz, naçiz"Peki öyleyse neden söz vermeyi değersiz bulmuşuz?" - N. Uygur
- önemsiz
sıfat Önemi olmayan, ehemmiyetsiz
- ehemmiyetsiz
sıfat Önemsiz"Ama en ufak, en ehemmiyetsiz şeyi derin derin düşünür." - Ö. Seyfettin
- cici
sıfat Sevimli, cana yakın, hoş, güzel, hoşa giden"Ümit! Ah benim cici kardeşim." - A. İlhan
- cüzi
sıfat Az, azıcık, pek az
- azıcık
sıfat Çok az, biraz"Kahve caddeye oranla azıcık geride, bir bahçe içinde." - S. Birsel
- naçiz
sıfat Değersiz, önemsiz"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." - Atatürk
- az miktarda
- az miktar
- biraz, az, az kemiyet, az miktar, azı, az çok, çok az, azca, küçük, ufak, az, kem, kısa, genç, balaca, küçük, bir çimdik, bir kadar, bir uğur, önemsiz, değersiz, küçük,
- dar fikirli
- ehemmiyetsiz saymak
- hemen hiç gibi
- ufak şey