- yağlı
sıfat Üzerinde veya içinde yağı olan
- ince
sıfat Kendi cinsinden olanlara göre dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı"İnce minare. İnce değnek. İnce kitap."
- kıt
sıfat İhtiyaca yetmeyecek kadar az, bol karşıtı"O devirde bizim gibi henüz askere gitmemiş şoförler çok kıttı." - A. Gündüz
- zayıf
sıfat Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan veya hayvan)"Uzun boylu, zayıf, ellilik bir hanım." - S. M. Alus
- dayanma
isim Dayanmak işi"Böyle birçok ekoller vahilikleri, sahtelikleri, çürük esaslara dayanmaları dolayısıyla kıymetten düşmüşlerdir." - A. H. Çelebi
- nahif
sıfat İnce, duygulu, hassas
- istinat etmek
dayanmak, yaslanmak
- dayanmak
-e Bir yere yaslanmak, kendini dayamak"Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor." - M. Ş. Esendal
- güvenmek
-e Güven duymak, güveni olmak, itimat etmek"Dostumuza güvenmeyelim de düşmanımıza mı güvenelim?" - B. R. Eyuboğlu
- yaşlanmak
nsz Yaşı ilerlemek, ihtiyarlamak"Allah'ın takdiri bilinmez ama ben seni hayli yaşlanmış görüyorum." - T. Buğra
- eğilmek
nsz Bir yana doğru eğik duruma gelmek
- eğilme
isim Eğilmek işi"İstese bile kendisini veremiyor, belirsiz bir tiksinti o yöne eğilmesini engelliyordu." - A. İlhan
- cılız
sıfat Çok zayıf ve güçsüz, eneze, nahif"Hanın sahibi cılız bir adamdı." - S. F. Abasıyanık
- meyletmek
-e Eğilmek
- sıska
sıfat Çok zayıf ve kuru, kaknem, çelimsiz, arık"Bodrum katında kalan sıska oğlanın salonunun tam üstüne denk düşüyordu odası." - E. Şafak
- arık
isim Ark"Arıkta çimdim de geldim diye fısıldadı." - C. Uçuk
- dayamak
-i, -e Yaslamak"Sol kolunu yürürken hep kalçasına dayardı." - Ö. Seyfettin
- kıraç
sıfat Verimsiz veya susuz, bitek olmayan (toprak)
- yaslamak
-i Bir şeyi bir yere dokunur duruma getirmek ve bu durumda bırakmak veya tutmak, dayamak
- kaykılmak
-e Arkaya doğru eğilerek, yaslanarak oturmak"Koltuğunda kaykılarak kendine güvenen bir iş adamı rahatlığıyla konuşabilir." - N. Meriç
- yağsız
sıfat Yağı olmayan
- abanmak
-e Eğilerek bir şeyin, bir kimsenin üzerine kapanmak"Efendi, sen de ne üstüme abanıyorsun?" - B. Felek
- etsiz
sıfat Eti olmayan"Etsiz yemek."
- meylettirmek
-i Meyletme işini yaptırmak
- yağsızlık
isim Yağsız olma durumu
- mahsulsüz
- yana yatmak
- yana yatmak,
- eğri durmak
- temayül etmek
- temayül ettirmek
- yana yatırmak