- büyük
sıfat Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı"Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz." - Y. Z. Ortaç
- çok
sıfat Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
- geniş
sıfat Eni çok olan, enli, vâsi"Geniş, bomboş bir taşlığın serin, rutubetli küf kokusu duyuldu." - P. Safa
- düz
sıfat Yatay durumda olan, eğik ve dik olmayan"Düz tahta."
- düz
isim Düz rakı
- birçok
sıfat Oldukça çok, sayısı belirsiz, bir hayli, müteaddit"Bir insan için güzel olanın, daha birçok insan için de güzel olması pek muhtemeldir." - N. Ataç
- serbest
sıfat Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, erkin
- bol
sıfat İçine girecek şeyin boyutlarından daha büyük veya geniş olan, dar karşıtı"Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm." - P. Safa
- bol
isim Özel bir cam içinde likör, şarap, meyve ve maden suyu karıştırılarak hazırlanan içki
- iri
sıfat Olağandan daha hacimli, olağanı aşan büyüklüğü olan, ince karşıtı"Erdal, nişan halkasına benzediğini fakat taşlarının iri olduğunu söyledi." - E. Işınsu
- bol bol
zarf Fazlasıyla"Bol bol ucuz şarapla konyak içti." - N. Cumalı
- ziyadesiyle
zarf Fazlasıyla
- mebzul
sıfat Bol, çok
- kocaman
sıfat Çok iri, büyük, koca"O gece mahalleye kocaman kamyonlar geldi." - L. Tekin
- azim
isim Bir işteki engelleri yenme kararlılığı"Bu engin ruh, bu tükenmez azim, Türk milletinin varlık sebebidir." - R. E. Ünaydın
- büyücek
sıfat Biraz büyük, büyüğe yakın"Bir dostumuzun teklifiyle İstanbul'da büyücek bir memuriyet almıştık." - B. Felek
- cesamet
isim Büyüklük, irilik"Dağdan baktığınızda her biri beş altı fil cesametinde." - R. N. Güntekin
- cesim
sıfat Büyük, iri, kocaman"Padişahın bu ziyafetlere bazen cesim saltanat kayıkları ile de geldiği olurdu." - A. H. Çelebi
- külliyetli
sıfat Pek çok, bir hayli"Utanmayı öğrenmeyenler, banka batıracak, külliyetli rüşvet alacak çeteler kuruyorlar." - A. Boysan
- umumiyetle
zarf Genellikle"Tarihçiler umumiyetle geçmişi mukadder, geleceği ise belirlenmemiş telakki ederler." - C. Meriç
- vasi
isim Bir yetimin veya akılca zayıf, hasta birinin malını yöneten kimse"Garson, para kıymeti bilmediğim için bana karşı bir vasi tavrı takınıyor." - R. N. Güntekin
- Boyutları benzerlerinden daha fazla olan.
- (soyut kavramlar için) normalden önemli olan.
- bütün ayrıntılarıyle
- büyük, iri, geniş, bol, çok
- cömert ruhlu
- pupadan gelen