- kuvvet
isim Fiziksel güç, takat"Bu kadar cesur bir hamleye yetecek kuvvetim yok." - Y. Z. Ortaç
- çifte
sıfat İkisi bir arada bulunan veya ikili"Güzel sevme derler nasıl sevmeyim / Kaşlar arasında çifte benler var" - Karacaoğlan
- sevk
isim Gönderme, götürme"Sevk gününü, raporun ismini, uğrayacağı limanları yazdım." - R. H. Karay
- şikâyet
isim Hoşnutsuzluk belirten söz veya yazı, sızlanma, sızıltı, yakınma (II), yakıntı"Vali ne yapsa hâkim onu imzalar ve hiçbir şikâyet mevzusu duyulmazmış." - A. Ş. Hisar
- yakınma
isim Yakınmak (I) işi
- yakınma
isim Yakınmak (II) işi, şikâyet
- penaltı
isim, spor Ceza atışı"En tutulmaz penaltıları çeler ama bazen de bakarsın bacak arasından en olmayacak golleri yerdi." - H. Taner
- çifte atmak
at, eşek arka ayakları ile vurmak"Güzel sevme derler nasıl sevmeyim / Kaşlar arasında çifte benler var" - Karacaoğlan
- tepme
isim Tepmek işi
- geri tepme
isim Merminin atılışı sırasında namlu içinde gazların geriye doğru sıkıştırmasından ileri gelen hareket
- kötüye kullanmak
yetkisini yasalara aykırı yolda kullanmak"Hamakat, dalalet ve kötü niyetin bu kadarına söylenebilecek bir şey yoktur." - N. F. Kısakürek
- karşı gelme
Boks, Boks karşılaşması sonucunda verilen yargıyı ya da ileri sürülen bir öneriyi geçersiz saymak.
- sertlik
isim Sert, katı olma durumu"Derinin altında bir sertlik hissettim."
- atmak
-i, -e Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak"Taşı suya atmak."
- karşı durmak
direnmek, dayanmak"Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor." - H. E. Adıvar
- heves
isim İstek, eğilim, arzu, şevk"İşin doğrusu birbirimizin özel yaşamını öğrenmeye ne vaktimiz olurdu ne de hevesimiz." - R. Mağden
- heyecan
isim Sevinç, korku, kızgınlık, üzüntü, kıskançlık, sevgi vb. sebeplerle ortaya çıkan güçlü ve geçici duygu durumu"Çıngırağın her çekilişinde ikisinin de heyecandan yürekleri ağızlarına geliyor." - M. Yesari
- tepinmek
nsz Ayaklarını hızla yere veya bir şeye üst üste vurmak"Tekmelediler, üzerime çıkıp tepindiler." - S. F. Abasıyanık
- rüşvet vermek
bir görevliye bir işi yaptırmak için para veya mal vermek"Bu zat rüşvetin, hediyenin korkunç bir düşmanıymış!" - Ö. Seyfettin
- zevk
isim Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu, haz"İçtik bu nadir içkiyi yıllarca kanmadık / Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor yazık" - Y. K. Beyatlı
- tekmelemek
-i Tekme vurmak, tekme atmak"Ayağımın ucuna ne gelirse çiğniyor, tekmeliyordum." - R. N. Güntekin
- tepmek
-i Hayvan, ayağıyla vurmak
- ölmek
nsz Yaşamaz olmak, hayatı sona ermek, can vermek"Şerefli insanlar olarak yaşayacak, şerefli insanlar olarak öleceğiz." - E. M. Karakurt
- ihmal etmek
savsamak, savsaklamak, boşlamak"Ama ben yaşımın toyluğuna kapılmış, ufak tefek ihmaller bulmuştum bu tercümede." - Y. Z. Ortaç
- merak
isim Bir şeyi anlamak veya öğrenmek için duyulan istek"Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim" - E. B. Koryürek
- tekme
isim Ayakla vuruş"Kondulardan birinin duvarını tekmeyle yıkan bir yıkımcı, topal bir kadından ilk darbeyi yedi." - L. Tekin
- seğirdim
isim, spor Yaya koşusu
- yakınmak
nsz Kına, yakı vb.ni vücudun bir yerine sürmek, koymak"Kına yakınmak."
- suiistimal etmek
- tekme atmak
- tekmelemek, tekme atmak,
- diyar diyar dolaşmak
- enerji çeviklik
- geri tepmek
- kamçılama etkisi
- seğirdim yapmak
- tekme vurmak
- tüfeğin geri tepmesi