- tam
sıfat Eksiksiz, kesintisiz"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz
- bütün
sıfat Eksiksiz, tam"Size bütün bir kış için kuru ot temin edecek." - N. Hikmet
- kesintisiz
sıfat Aralıksız"Kesintisiz kahkahalarla gülmekte, sevinçten oynamaktadır." - T. Oflazoğlu
- asıl
isim Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı"Bir belgenin aslı."
- integral
isim Parçalardan oluşmuş bütün
- gerekli
sıfat Yapılması, olması veya bulunması uygun olan, yerinde olan, lüzumlu, vacip, mukteza, zaruri"Bize gerekli olan şey, adamakıllı bir harita, bir de kılavuz." - H. E. Adıvar
- öge
isim Bir bütünü oluşturan, bütünden ayrıştırıldığında da kendi başına anlam taşıyan parça, unsur
- birincil
sıfat Sırada, önemde ilk yeri alan
- önemli
sıfat Önemi olan, mühim, ehemmiyetli"Benim için ne kadar önemli olduğunu tahmin edebilirsiniz." - T. Buğra
- yekpare
sıfat Bir parçadan oluşan, tek parça, bütün"Pencerelerin karşı duvarı yerden tavana kadar yekpare aynayla örtülüydü." - C. Uçuk
- esaslı
sıfat Köklü, geniş ölçüde etkili, güzel, doğru"Büyüdüğü vakit de kendisine esaslı bir şey söylenmemiş." - N. F. Kısakürek
- eksiksiz
sıfat Eksiği olmayan, tam, tamam
- asli
sıfat Birincil"Kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür." - Anayasa
- unsur
isim Öge"Hiçbir millet, milletimizden daha çok yabancı unsurların inanç ve âdetlerine riayet etmemiştir." - Atatürk
- cüz
isim Bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri
- tamamıyle
- tamamı
- bölünmemiş
- bütün bir şey
- kesir olmayan
- tam adet
- bir birlik meydana getiren parçalardan oluşan
- bir bütünün ayrılmaz bir parçası olan
- gerekli, önemli, entegral, tümlev, bitev
- integral hesabı. integrally bütün bütün
- tam sayıya ait
- tamamıyle.
- tümlenik
- tümlev