- kere
isim Kez, yol, defa, sefer"Bir kere düştün mü ne arayan olur ne soran!" - B. Felek
- örnek
isim Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey, model"Mehmet Akif'in yetişmesi, gençlere bir örnek olarak anlatılmaya layıktır." - İ. A. Gövsa
- durum
isim Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon"Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı." - R. N. Güntekin
- aşama
isim Önem veya değer bakımından gitgide yükselen bir sıra basamakların her biri, rütbe, mertebe, paye
- olay
isim Ortaya çıkan, oluşan durum, ilgi çeken veya çekebilecek nitelikte olan her türlü iş, hadise, vaka"O olaydan sonra bir daha yalnız kalmamıştık onunla." - N. Cumalı
- dava
isim, hukuk Korunmanın bir hüküm ile sağlanması için yargı organlarına başvurma
- vaka
isim Olay, hadise"O kadar boşboğaz çocuk arasında da vakayı bir sır olarak saklamak güçtü." - Y. K. Beyatlı
- misal
isim Örnek olarak alınabilen, gösterilen şey, örnek"Cumhuriyet tarihimizde bunun iki misali vardır." - F. R. Atay
- istek
isim Bir şeye duyulan eğilim, arzu, şevk"Yanıma yaklaşan gölge, o eski şarkıyı gerçek bir istekle tekrarlıyordu." - Ç. Altan
- örneğin
edat Söz gelişi
- misal getirmek
- defa. for instance örneğin
- misal örnek
- örnek ile göstermek
- örnek ile göstermek.