-
dava gideri : isim, hukuk Dava açılırken ödenen ücret ile avukatlık giderleri, yargılama gideri, mahkeme masrafı
-
dava adamı : isim Bir ülkü uğrunda sürekli çalışan kimse
-
iflas davası : isim, hukuk İflas işlerine bakan mahkemelerde açılan dava
-
dava arkadaşı : isim Aynı ülküyü benimseyenlerden her biri
-
namus davası : isim, hukuk Namusuna dokunulan kişinin açtığı dava
-
dava vekili : isim, hukuk Avukat sayısı beşten az olan yerlerde avukat yetkisini taşıyan meslek adamı"Büyük hanın altında sıra kahveler vardır ya; her birinde laakal iki, üç dava vekiline tesadüf edilir." - R. N. Güntekin
-
ticari dava : isim, hukuk Ticaret mahkemesinin görev alanına giren davalar
-
amme davası : isim, hukuk Kamu davası
-
benlik davası : isim Her şeyi kendi düşüncesine uydurmak ve her şeyde söz sahibi olmak çabası
-
boşanma davası : isim, hukuk Eşlerden birinin evlilik birliğine son verecek kararı elde etmek için açtığı dava
-
eşek davası : isim, matematik Bir dik üçgende hipotenüsün karesinin dik kenarların kareleri toplamına eşit olduğunu kanıtlayan teorem
-
kamu davası : isim, hukuk Kamu adına savcının açtığı dava, amme davası"Polis şikâyetçi olunca savcı otomatik olarak harekete geçer, kamu davası açılır." - Ç. Altan
-
ödence davası : isim, hukuk Tazminat davası
-
tazminat davası : isim, hukuk Manevi zarar ve ziyanın ödenmesini kapsayan şahsi dava, manevi tazminat, ödence davası
-
dava etmek (veya açmak) : hukuksal korunmanın bir hüküm ile sağlanması için yargı organlarına başvurmak
-
dava görmek : açılan davaları incelemek ve sonuca bağlamak
-
dava (veya davayı) kaybetmek : hukuk açılan davada haksız veya suçlu bulunmak
-
dava (veya davayı) kazanmak : hukuk açılan davada haklı veya suçsuz bulunmak
-
dava (veya davayı) yitirmek : dava kaybetmek
-
davasını gütmek : sürekli olarak bir konuyu savunmak veya gündemde tutmak
-
davaya bakmak : açılan davayı incelemek, araştırmak ve sonuçlandırmak