- sandık
isim İçine çeşitli şeyler konulan, tahtadan yapılmış, kapaklı ev eşyası"Dolabını, sandığını, kitaplarını, defterlerini didik didik aradık, bulamadık." - Y. Atılgan
- sepet
isim Saz, kamış, ince dal veya tellerden hasır biçiminde örülerek yapılan, genellikle sapı olan, yiyecek ve eşya taşımak için kullanılan kap
- engel
isim Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, mâni, mahzur, müşkül, pürüz, mânia, handikap"Seçme ve aracılık işlevini yerine getiren dünyanın önünde ise öyle aşılması güç engeller yok gibi." - A. Ağaoğlu
- sepet sandık
isim İnce dallardan örülmüş ve çoğu meşin ile kaplanmış, sepete benzeyen sandık
- mâni olmak
önüne geçmek, engellemek, önlemek"Kaç zamandır beynimi, kanımı ateşlendiren bu idealimin lezzetini tatmak için her mâniyi çiğneyeceğim." - H. R. Gürpınar
- çamaşır sepeti
isim Kirli veya yıkanmış çamaşırların içinde toplandığı sepet"Kucağında sımsıkı tuttuğu, tepeleme kıyafet dolu çamaşır sepetini yere bıraktı." - E. Şafak
- engel olmak
önlemek, geciktirmek"Seçme ve aracılık işlevini yerine getiren dünyanın önünde ise öyle aşılması güç engeller yok gibi." - A. Ağaoğlu
- engellemek
-i Bir şeyin gerçekleşmesini veya yapılmasını önlemek"Gelgelelim bu yalnız, bu mutlu ölüm düşünü tek bir şey engellemektedir." - A. Ağaoğlu
- arma
isim Bir devletin, bir hanedanın veya bir şehrin simgesi olarak kabul edilmiş resim, harf veya şekil, ongun (II)
- aksatmak
-i Bir işi gereği gibi yürütmemek"Çalışmasını da aksatmamıştı üstelik." - A. Kulin
- güçleştirmek
-i Güç duruma getirmek"Eniştesinin saflığından cesaret alarak ablasının husumetkâr davranması, evdeki mevkisini güçleştiriyordu." - E. E. Talu
- mania
- büyük sepet engel olmak
- engel olmak, engellemek, zorluk çıkarmak, kapaklı sepet
- kapaklı büyük sepet