- karanlık
isim Işık olmama durumu"Karanlıkta duyduğumuz çam kokularına artık yakınlaştığımız denizin rutubeti karışıyordu." - H. S. Tanrıöver
- can sıkıntısı
isim Yapılacak bir iş olmaması ve hiçbir şeyle oyalanma imkânı bulunmaması sebebiyle duyulan tedirginlik, bunalım"Genç kadın, can sıkıntısıyla yüzünü ekşitti." - P. Safa
- gam
isim Tasa, kaygı, üzüntü"Bana derler gam yükünü sen götür / Benim yük götürür dermanım mı var?" - Karacaoğlan
- gam
isim, müzik Sekiz notanın kalın sesten inceye veya inceden kalına gitmek üzere sıralanmış dizisi"Sonra, titrek titrek, ilk gamlarını sıraladığı piyanoyu hatırlıyor, do, re, mi, fa, sol..." - A. İlhan
- karartmak
-i Rengini karaya çevirmek, esmerleştirmek, siyahlaştırmak"Güneş tenini karartmış."
- kararmak
nsz Rengi karaya dönmek, siyahlaşmak
- muğlaklık
isim Muğlak olma durumu
- müphemlik
isim Belirsizlik
- kasvet
isim Sıkıntı, iç sıkıntısı"Doğrusu çok alın teri döktük amma değerdi / Neşe veren kasvetimiz yorgunluğu giderdi" - E. B. Koryürek
- keder
isim Acı, üzüntü, dert, sıkıntı, ızdırap, tasa"Hiçbir kederim yoktu ki onun bir tatlı kelamıyla bertaraf olmasın." - A. H. Müftüoğlu
- sıkıntı
isim İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet"İçinin sıkıntısını ondan mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı." - P. Safa
- hüzün
isim Gönül üzgünlüğü, gam, keder, sıkıntı"Morgun parlak mermer duvarlarında dağılan gölgemin hüzün verici bir görüntüsü var." - A. Ümit
- üzüntü
isim Olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği, teessür"Beni sevmiyor, yeniden zihnimi kurcalamak, sinirlerimi üzüntü içinde bırakmak istiyor." - E. İ. Benice
- surat asmak
kaşlarını çatıp yüzüne küskün veya dargın bir anlam vermek, somurtmak"Neredense suratına bir de sinek musallat olmuştu." - A. İlhan
- kasvet vermek
sıkıntı vermek"Doğrusu çok alın teri döktük amma değerdi / Neşe veren kasvetimiz yorgunluğu giderdi" - E. B. Koryürek
- meyus olmak
üzgün ve umutsuz bir duruma düşmek"Gözlerde meyus bir sükûtun bütün esrarı ağlıyordu." - A. H. Müftüoğlu
- kederlendirmek
-i Keder, üzüntü duymasına yol açmak, acı vermek
- alacakaranlık
Coğrafya, Gün bitimi ile gecenin başlangıcı arasındaki zaman.
- canı sıkkın olmak
- karanlık kasvet
- kasvetli yer
- kederli olmak
- karanlık hüzün
- karanlık, üzüntü, hüzün
- kederlendirmek.