- göz
isim, anatomi Görme organı, basar
- bakış
isim Bakma işi"Görenin kanını kaynatan bir tadı vardı duruşunun, bakışının." - Y. Kemal
- nazar
isim Belli kimselerde bulunduğuna inanılan, kıskançlık veya hayranlıkla bakıldığında insanlara, eve, mala mülke hatta cansız nesnelere kötülük verdiğine inanılan uğursuzluk, göz
- bakmak
-e Bakışı bir şey üzerine çevirmek"Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim" - C. S. Tarancı
- göz atmak
kısa bir süre, fazla dikkat etmeden bakıvermek
- göz gezdirmek
derinlemesine incelemeden okumak
- ima
isim Dolaylı olarak anlatma, üstü kapalı olarak belirtme, işaretleme, anıştırma, ihsas"Başkalarına ima ile bile söylemekten çekindiğim en mahrem şeyleri bilen insandın sen." - P. Safa
- ima etmek
dolaylı anlatmak, anıştırmak, ihsas etmek"Başkalarına ima ile bile söylemekten çekindiğim en mahrem şeyleri bilen insandın sen." - P. Safa
- parıltı
isim Parıldama, göze çarpan parlaklık"Pamuk için için yanıyor, zaman zaman küçük parıltılar çıkarıyordu." - A. Kutlu
- sıyırıp geçmek
- bakış göz atmak
- göz atmak, bakmak, kısaca bakış
- sıyırıp geçiş
- sıyırıp geçiş.