- parça
isim Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey"Yolun bu parçası bozuk."
- kırık
sıfat Kırılmış olan"Ahmet hemen heybesini açtı ve makasını, kırık tarağını çıkardı." - İ. H. Baltacıoğlu
- kırık
isim Kadının veya erkeğin yasalara ve törelere aykırı olarak ilişki kurduğu erkek veya kadın
- kırık
isim, jeoloji Fay
- bölüm
isim Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım"Gelgelelim, hayatın bu masalsı bölümü çok kısa sürüyor." - A. Ağaoğlu
- kırıntı
isim Bir şeyden ayrılan küçük parça"Beyaz etekliğindeki ekmek kırıntılarını kuşlara serper." - S. F. Abasıyanık
- kısım
isim Parçalara ayrılmış bir şeyin her bölümü, bölük, kesim"Felsefenin teorik olan kısmına pek aldırmaz." - N. Araz
- parçalanmak
nsz Parçalama işine konu olmak, parçalara ayrılmak, paralanmak"Mine'nin parçalanmış bedeni gözlerimin önüne geliyor." - A. Ümit
- fragman
isim, sinema Tanıtma filmi
- kırılmış parça
- parça, kırıntı, parçalanmak, parçalara ayrılmak, bölük börçük olmak
- parçalara ayırmak