- büklüm
isim Kıvrım"Yırtılmış atılmış o kâğıtlar ki hayatım / Her parçası, her büklümü üstünde adın var" - M. C. Kuntay
- kat
isim Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü"Yemekten sonra evin üst katında, ocaklı bir odaya çıktık." - S. F. Abasıyanık
- kat
isim Kesme, kesilme
- bağrına basmak
kucaklamak"Bak çorak tarlasında sabanına dayanmış / Geniş alnı güneşle, bağrı ateşle yanmış" - F. N. Çamlıbel
- cemaat
isim, din b. (***) Bir imama uyup namaz kılan kişiler
- katlanmak
nsz Katlama işi yapılmak"Minnacık bir kir, olduğu yerde durmuyor, dakikada üçe beşe katlanarak çoğalan mikroplar üretiyordu." - E. Şafak
- kaplamak
-i Her yanını örtmek, istila etmek"Her tarafı sessizlik kaplamış, ovalar, biten bir günün hüznü içinde susmuştu." - H. S. Tanrıöver
- misil
isim Eş, benzer"Misli görülmemiş bir refaha, bir saadete ermiştim." - R. H. Karay
- kırmak
-i Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak"Taşları kırmak. Bardağı kırmak."
- sarmak
-i Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak, çevrelemek
- sarılmak
nsz Sarma işi yapılmak"Ellerine sarıldım, öpüyorum, sorularımı tekrarlıyorum." - R. H. Karay
- bükmek
-i Sertçe çevirmek, kıvırmak"Bu kez onu sürmeden olduğu yerde büküp altına aldı." - S. Birsel
- bükülmek
nsz Bükme işine konu olmak, katlanmak"Yerde kenarı bükülmüş bir seccade vardı." - F. R. Atay
- kıvrım
isim Bükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu kat, büklüm"Elinde sımsıkı tutmakta olduğu perdenin kıvrımlarını bıraktı, köşeye çekildi." - N. Hikmet
- çökmek
nsz Bulunduğu düzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak"Toprak çökmek. Yol çökmek."
- katlamak
-i Kâğıt, kumaş vb. nesneleri üst üste kat oluşturacak biçimde bükmek"Gazeteleri itina ile katlayıp cebine koydu." - S. F. Abasıyanık
- kavuşturmak
-i, -e Kavuşmasını veya kavuşmalarını sağlamak"Kollarını kavuşturup gözyaşı dökmekten başka elinden ne gelir?" - A. İlhan
- sürü
isim Evcil hayvanlar topluluğu"Karşıki yamaçların sırtında kısrak sürüleri çanlarını sallayarak otluyordu." - R. H. Karay
- batmak
nsz Bir sıvının üstündeyken içine gömülmek"Sonra hani bir gemimiz batmıştı." - S. F. Abasıyanık
- kapanmak
nsz Kapalı duruma gelmek"Son basamağı aştığım zaman, babanın kapısı hızla yüzüme kapandı." - Y. Z. Ortaç
- boğum
isim Boğulmuş, sıkılmış yer
- ağıl
isim Evcil küçükbaş hayvanların barındığı çit veya duvarla çevrili yer, arkaç"Bir keçi kokusu sarmış ağıllarda çobanlarla arkadaş oldum." - S. F. Abasıyanık
- arkaç
isim Ağıl
- bürünmek
-e Bürüme işine konu olmak"Annem, babaannem, halalarım çarşaflarına bürünmüşlerdi." - O. Kemal
- beş kat
- hafifçe katmak
- koyun sürüsü
- yorgunluktan çökmek
- ağıl, kat, kıvrım, pli, oyuk, çukur, koyun sürüsü, katlamak, katlanmak,
- ağıl sürü
- ağıla kapamak
- ağıla kapamak.
- beş kat.
- kere: fivefold beş misli
- kıvrım kat
- tutulmayıp kapanmak