- alev
isim Yanan maddelerin veya gazların türlü biçimlerdeki ışıklı uzantısı, yalım, yalaz, alaz, şule"Alevi ve bağrışmaları gören kadın erkek herkes evimizin bahçesine doldu." - E. İ. Benice
- ateş
isim Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
- ateş kırmızısı
isim Yanan ateşin rengi
- aşk
isim Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi, sevda, amor (II)"Gönlüm düştü bu sevdaya / Gel gör beni aşk neyledi" - Yunus Emre
- şiddet
isim Bir hareketin, bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik
- sevgili
isim Sevilen ve âşık olunan kimse, yavuklu, dost, yâr, canan"Onun mezarında hayatının ilk ve son sevgilisinin mezarında ilk ve son defa ağladı." - N. Hikmet
- yanmak
nsz Birleşiminde karbon bulunan maddeler, ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip yok olmak"Yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirilir." - Anayasa
- parlaklık
isim Parlak olma durumu, revnak"Taşlarımız öyle güzel parlardı ki o parlaklığı görme uğruna bütün gün sürekli silmeyi bile düşündüğüm olurdu." - A. Kutlu
- tutuşmak
-e Birbirini tutmak, birbirine ilişip dokunmak
- öfkelenmek
nsz, -e Öfkeli duruma düşmek, kızmak, hiddetlenmek"Boş boş baktığımı görünce öfkelenip elindekileri bir köşeye attı." - O. Pamuk
- alevlendirmek
-i Alevlenmesini sağlamak, tutuşturmak"Ateşi alevlendirmek."
- hiddet
isim Öfke, kızgınlık"Kocaman bir tas içinde su geliyor, sabun, havlu, kurulama deyinceye kadar hiddeti geçiyor sultanın." - N. F. Kısakürek
- parlamak
nsz Güçlü bir ışık çıkarmak, ışık saçmak"O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak / O benimdir, o benim milletimindir ancak" - M. A. Ersoy
- yalaz
isim Alev"Hâlâ parıldayan hafif bir yalaz aydınlığında eşyalar vakit vakit olduğundan daha fazla büyüyüp küçülüyor." - P. Safa
- alaz
isim Alev, yalaz
- alevlenmek
nsz Yanmaya başlamak
- polemik
isim Söz dalaşı"Ödüller, sataşmalar, polemikler tek yankılanma yolu olup çıktı." - A. Ağaoğlu
- alev alev yanmak
- alev çıkarmak
- alev, ateş, alev alev yanmak, alevlenmek, parlamak, kızarmak
- aşk ateşi
- yanmakta
- yanmaz