- bir kere
zarf Aslında"Bir kere sen konuşunca öteki şıp diye anlayacak." - E. Şafak
- ilk
sıfat Zaman, sıra, yer ve önem bakımından ötekilerden önce gelen, son karşıtı
- evvel
zarf Önce"Emeklilik maaşına ne oldu? Üç aylığını, on, on beş gün evvel almadın mı?" - N. F. Kısakürek
- önce
zarf İlk olarak, başlangıçta, sonra karşıtı"Önce hep birlikte basın suçunu tarif edelim." - B. Felek
- temel
isim Bir yapının toprak altında kalan ve yapıya dayanak olan duvar, taban vb. bölümlerinin tümü"Evin temelleri sökülüyor gibi sarsılıyor." - H. E. Adıvar
- baş
isim, anatomi İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- baş
isim Çıban
- başlangıç
isim Bir iş, bir dönem, bir hayat vb.nin ilk bölümü"Hayatın başlangıcı gibi sonu da bir ninni, masal ve uyku ihtiyacını duyuyor." - A. Ş. Hisar
- birinci
sıfat Bir sayısının sıra sıfatı
- mükemmel
sıfat Kusursuz"Sesinizin tonalitesi mükemmel." - N. Hikmet
- başta
zarf İlk olarak"Arabacı mola verdiği zaman başta o büyük kızla büyük oğlan olmak üzere çocuklar aşağı atladı." - O. C. Kaygılı
- evvela
zarf Önce, ilk önce, ilkin"Başını ellerinin içine alarak evvela kendini bir tartmak istedi." - P. Safa
- ilk önce
zarf Önce, en önce, en başta"Bu sözün doğruluğunu yahut yanlışlığını anlamam için ilk önce bana bülbülün ne çektiğini anlatın." - N. Hikmet
- ilkin
zarf Başta, başlangıçta, önce, iptida"Ortalıkta gergin bir hava esiyordu, ilkin yadırgamadım." - A. Ağaoğlu
- birincilik
isim Birinci olma durumu
- baş yer
- en önemli
- önde gelen
- ilk olarak
- birinde
- adi mektup cinsinden
- aracı olmadan
- ayın ilk günü
- birinci gelen iki
- birinci sınıftan
- birincisi
- en büyuk
- en ileride
- en tiz ses
- ilk defa
- ilk defa olarak
- ilk, birinci, diğerlerinden önce gelen kimse/şey, İngiltere'de en yüksek birdem derecesi, birinci, ilk, baş, başta, ilk kez
- ilkönce
- vasıtasız olarak
- âIâ