- yüz
isim Doksan dokuzdan sonra gelen sayının adı
- desenli
sıfat Üzerinde desen bulunan
- çehre
isim Yüz (II)"Ben şimdi o güzel çehreden başka / Ne bir yüz düşünür ne hatırlarım" - N. H. Onan
- boy
isim Bir şeyin tabanı ile en yüksek noktası arasındaki uzaklık"Boyu uzundu, yalnız biraz fazla semizdi." - Ö. Seyfettin
- boy
isim, toplum bilimi Ortak bir atadan türediklerine inanılan toplumsal ve ekonomik ilişkilerinde anaerkil, ataerkil anlayışı uygulayan geleneksel topluluk, kabile, klan"Türk boyları birbirlerini kardeş tanıyorlar." - O. S. Orhon
- boy
isim "Özlü, güzel sözler söyledi" anlamında kullanılan boy boyladı, soy soyladı özlü sözünde geçen bir söz
- numara
isim Bir şeyin bir dizi içindeki yerini gösteren sayı, rakam"Tüm duyularım uyanık olarak trenimin rengini ve numarasını bulmaya çalışırdım." - N. Eray
- sayı
isim, matematik Sayma, ölçme, tartma vb. işlerin sonunda bulunan birimlerin kaç olduğunu bildiren söz, adet"Bir, beş, yüz, birer sayıdır."
- değer
isim Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet"İnsan bir şeyin değerini ondan yoksun kalınca anlıyor." - Halikarnas Balıkçısı
- biçim
isim Biçme işi"Ekim biçim işlerini tamamıyla kadınlara bırakmışlardı." - Ö. Seyfettin
- biçim
isim Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl"İtalya elçiliği bugüne değin ilk biçimini korumuştur." - S. Birsel
- hâl
isim Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar
- şahıs
isim Kişi"Yazılarınız da şahıslarınız da birbirine benzemez." - P. Safa
- şekil
isim Biçim
- boy bos
isim Vücudun yapısı bakımından biçimi, eğin, kesim"Boyun bosun bir yana, gözlerin cihanın gözlerini kamaştırıyor." - B. Felek
- hesaba katmak
dikkate almak, göz önünde bulundurmak
- fiyat
isim Alım veya satımda bir şeyin para karşılığındaki değeri, eder, paha"Fiyatı her ne ise derhâl tediye ederim." - N. Hikmet
- endam
isim Vücut, beden, boy bos"Yıldız'a sezdirmeden genç kızın endamına bakakaldı." - A. Gündüz
- rakam
isim, matematik Sayıları göstermek için kullanılan işaretlerden her biri"0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, I, II, III ..."
- görünüş
isim Görünme işi
- sima
isim Yüz (II)"Beni bu sima altında tanımazsın." - H. C. Yalçın
- tavır
isim Durum, vaziyet (I), hâl"Bu libaslar altında ikisinin de yürümeleri, tavırları değişmişti." - A. H. Müftüoğlu
- gösteriş
isim Gösterme işi
- suret
isim Görünüş, biçim"İnsan suretinde bir ağaç."
- çözmek
-i Düğümlü, bağlı veya sarılı bir şeyi açmak
- resim
isim Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri"Konulu resim parçaları kendiliğinden ve doğru olarak yan yana gelivermiş, hikâye ortaya çıkmıştı." - T. Buğra
- adet
isim, matematik Sayı"İşe giren kadınların adedi günden güne çoğalıyor." - N. Hikmet
- desen
isim Tahta, çini, kumaş, kâğıt vb. yüzeylerin üzerine yapılan çizim
- düşünmek
-i Aklından geçirmek, göz önüne getirmek"Ben şimdi o güzel çehreden başka / Ne bir yüz düşünür ne hatırlarım" - N. H. Onan
- hesaplamak
-i Hesap işlemini yapmak, hesap etmek
- sanmak
nsz Bir şeyin olma veya olmama ihtimalini kabul etmekle birlikte, olabileceğine daha çok inanmak, zannetmek, zanneylemek"Babam, hiç hoşnut olmadığımı, beni yine sevindiremediğini sandı." - A. Ağaoğlu
- şahsiyet
isim Kişilik, belirgin özellik"Bütün tesadüfler benim hayatım üzerinde toplandı, şahsiyetim üzerinde müessir oldu." - E. İ. Benice
- boyut
isim Bir cismin herhangi bir yöndeki uzantısı
- buut
isim, matematik Boyut
- dallı
sıfat Dalları olan
- inanmak
-e Bir şeyi doğru olarak benimsemek"Bizim şairlerimiz sanatın sanat için olduğuna inanırlar, başka bir ereği olabileceği akıllarına gelmez." - N. Ataç
- istiare
isim Ödünç, borç veya eğreti alma, ödünçleme
- mecaz
isim, edebiyat Bir ilgi veya benzetme sonucu gerçek anlamından başka anlamda kullanılan söz
- miktar
isim Bir şeyin ölçülebilen, sayılabilen veya azalıp çoğalabilen durumu, nicelik
- motifli
sıfat Motifi olan"Daha önce kahvaltıyı gül motifli, basma örtülü küçük masaya dizmişti." - H. Taner
- resmetmek
-i Bir şeyin resmini çizmek
- saymak
-i Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak"Nara sormuşlar: -Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne- demiş." - B. R. Eyuboğlu
- süslemek
-i Birtakım katkılarla bir şeyin daha güzel, daha göz alıcı olmasını, daha hoş görünmesini sağlamak, bezemek, bezeklemek, donatmak, tezyin etmek"Yemişçiler dükkânlarını meyvelerle süslüyorlar." - S. F. Abasıyanık
- tasvir etmek
betimlemek"Bugün bu saadet tasvirlerinin üstlerine birer siyah tül çekildi." - A. H. Müftüoğlu
- İnşaat, Temel ve temel-altı tabakalarının oluşturulması sırasında serilmeye hazır durumda, yol boyunca, bir kenara düzgün ve tek tip biçimde konmuş malzeme yığını.
- biçim, şekil, figür, beden yapısı, boy, pos, endam, sayı, rakam, önemli kişi, şahsiyet, sanmak, inanmak, saymak, olarak yer almak
- boybos
- desenlerle süslemek
- hayalen canlandırmak
- toplama yapmak
- vücut yapısı
- şekil çizerek göstermek