- iyi
sıfat İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı"Bir aralık iyi fal bildiğimi haremde duyurdum." - F. R. Atay
- olumlu
sıfat Gözetilen amaca veya beklenilene uygun, yararlı, müspet, pozitif"Spor sayfalarını okuyarak toplumumuzdaki olumlu gelişmeleri de izleyebilirsiniz." - N. Cumalı
- uygun
sıfat Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip"Ne var ki bunları şimdiye kadar kimseye anlatmadığım için uygun ifadeyi bulmakta zorlanıyorum." - İ. O. Anar
- elverişli
sıfat Uygun, müsait"Halim'e, içinde bulunduğu zor ve ezici durumdan kurtulmak için bundan daha elverişli bir fırsat çıkmazdı." - A. İlhan
- münasip
sıfat Uygun, yerinde"Bizim bu dünyadaki hayatımız da bir çileden ibaret olduğu düşünülecek olursa en münasip çilenin de burada olması icap ediyordu." - A. H. Çelebi
- müsait
sıfat Uygun, elverişli"Asla hissîliğe, ılık ve yumuşak duygulara müsait değiliz." - N. F. Kısakürek
- faydalı
sıfat Yararlı"Çok faydalı bir şeyi anlatmak istiyorum." - N. F. Kısakürek
- avantajlı
sıfat Yararlı
- taraftar
isim Yandaş"Siz işin olmaması taraftarısınız." - A. Gündüz
- lütufkâr
sıfat İyiliksever, kibar"Lütufkâr bir genç kızla beraber olmadığı için otomobile binemez." - P. Safa
- yolunda
- lehte
- güzel. favorably Lehinde
- yolunda.