- bağlı
sıfat Bir bağ ile tutturulmuş olan"Günlerden beri bağlı duran demir, sert bir hırıltıyla denize daldı." - Halikarnas Balıkçısı
- doğru
sıfat Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı
- tam
sıfat Eksiksiz, kesintisiz"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz
- iman
isim, din b. (***) İnanç
- içten
sıfat Samimi"Bu dileğinde içten çünkü bana bir şey olursa kendi başının da yanacağını çok iyi biliyor." - A. Ümit
- dürüst
sıfat Sözünde ve davranışlarında doğruluktan ayrılmayan, doğru (kimse)"Dürüst bir insan, inansa da inanmasa da mefhumları yerli yerinde kullanmak borcundadır." - N. F. Kısakürek
- gerçekçi
sıfat Gerçeği gören ve ona göre davranan veya gerçeğe uygun olarak yapılan, realist"Halkçı olduğu kadar gerçekçiydi Atatürk." - S. Eyuboğlu
- belirli
sıfat Açık ve kesin olarak sınırlanmış veya kararlaştırılmış olan, muayyen"Öteki arkadaşımız da belirli saatte nöbetinin başında olacaktı." - E. Bener
- iman sahibi
sıfat İnanmış, iman etmiş (kimse)
- güvenilir
sıfat Güven duygusu veren, güvenilen, itimatlı"Sadece kolejinizde değil eğitim işlerinin tümünde güvenilir bir danışman olabilirim." - N. Hikmet
- sadık
sıfat Doğru, gerçek
- vefalı
sıfat Vefakâr"Hatırda kalan şey değişmez zamanla / Ne vefalı komşumuzdun sen Fahriye Abla" - A. M. Dranas
- sadakatli
sıfat Dostluğu ve bağlılığı içten olan, sadık
- inançlı
sıfat İnancı olan, imanlı, itikatlı, mutekit"Paşa, sağlam inançlı bir Müslümandı." - Y. Z. Ortaç
- mümin
sıfat İnanan, inançlı, imanlı, mutekit
- dindar
sıfat, din b. (***) Din inancı güçlü, din kurallarına bağlı (kimse), mütedeyyin"Dualarında hep hayırlı, dindar evlat isterdi." - Ö. Seyfettin
- vefakar
- bağlı, sadık, inançlı, imanlı, dinine bağlı, aslına uygun, doğru, yanlışsız
- bir dine iman etmiş olanların tümü. faithfully sadakatle
- iman.
- imanla. faithfulness sadakat
- itimada şayan. faithful to his word sözüne sadık. the faithful müminler