- dönük
sıfat Dönmüş, çevrilmiş (kimse)"Sırtı dönük orta yaşlı adam doğruldu." - Y. Atılgan
- soluk
isim Akciğerlere çekilen, akciğerlerden atılan hava, nefes"Kalp gitgide hafiflemekteydi ve soluklarda hafif bir hışıltı başlamıştı." - R. N. Güntekin
- soluk
sıfat Rengi atmış olan, solmuş, uçuk"General, soluk dudaklarını parmaklarının arasına alarak acı acı gülüyor." - E. M. Karakurt
- zayıf
sıfat Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan veya hayvan)"Uzun boylu, zayıf, ellilik bir hanım." - S. M. Alus
- belirsiz
sıfat Belirli olmayan, belgisiz, gayrimuayyen, vuzuhsuz"Şimdi galiba belirsiz bir yerde bir esere çalışıyor." - N. F. Kısakürek
- belli belirsiz
sıfat Yarı belli"Anahtar deliği karanlıktı, içeriden belli belirsiz sesler geliyordu." - Y. Atılgan
- kendinden geçmek
bilinci işlemez olmak, kendini kaybetmek, bayılmak"Ankara Palas'ta kendisine dörtte üç oranında indirim yapılırdı." - Ç. Altan
- gevşek
sıfat Sıkı veya gergin olmayan, gevşemiş olan"Bizim dost, gevşek kravatıyla, çözük yakasını şöyle bir okşadı." - Ç. Altan
- güçsüz
sıfat Gücü olmayan, âciz
- bitkin
sıfat Gücü tükenmiş olan, çok yorgun, argın, aygın, dermansız"Bitkin ve tükenik hâliyle cevaplar veriyordu." - G. Sazak
- aciz
isim Gücü bir işe yetmez olanın durumu, güçsüzlük"Kendimde mukavemet yerine zaaf, taarruz yerine aciz, mücadele yerine gevşeklik hissediyorum." - E. İ. Benice
- baygın
sıfat Bayılmış, kendinden geçmiş
- bayılmak
nsz Baygın duruma girmek, uyur gibi olmak, kendinden geçmek, kendini kaybetmek"Anasının bayıldığını gören çocuk avaz avaz ağlamaya başlamıştı." - A. Kulin
- isteksiz
sıfat Bir işi yapmaya isteği olmayan, gönülsüz"İsteksiz gözlerle listeye şöyle bir baktı." - Ç. Altan
- dermansız
sıfat Bitkin
- mahcup
sıfat Utangaç"Kenara mahcup bir çocuk gibi büzüldü." - S. F. Abasıyanık
- korkak
sıfat Çok çabuk ve olmayacak şeylerden korkan (kimse, hayvan)"Korkak bir adam değilim gibi geliyor bana. Ancak, en korkusuzların bile korktukları bir şey vardır sanırım." - N. Hikmet
- hâlsizlik
isim Hâlsiz olma durumu, bitkinlik, dermansızlık, takatsizlik"Yalnız, yüzümün sarılığını, hâlsizliğimi babamdan nasıl saklayacağım?" - A. Gündüz
- baygınlık
isim Baygın olma durumu
- bayılma
isim Bayılmak durumu
- halsiz
- baygın zayıf
- zayıf, güçsüz, bilincini yitirmek üzere, bayılmak üzere, çok küçük, soluk, donuk, sönük, zayıf, silik, bayılmak, güçsüzleşmek, baygınlık, bayılma