- amaç
isim Ulaşmak istenilen sonuç, maksat"Evet ama öteki kızı bu iş için kaçırdılarsa amaçlarına ulaştılar." - A. Ümit
- hudut
isim Sınır"Bir çiçek dermeden sevgi bağından / Huduttan hududa atılmışım ben" - F. N. Çamlıbel
- sinir
isim, anatomi Duyu ve hareket uyarılarını beyinden organlara, organlardan beyne ileten beyazımsı teller ve bu tellerin oluşturduğu demet"Koket ruhu artık yüzünün sinirlerini idare etmiyordu." - R. N. Güntekin
- uç
isim Genellikle uzun bir nesnenin incelerek biten son ve sivri noktası"Bu resmin iki gözü bir makasın ucu ile oyulmuştu." - A. Gündüz
- kafa
isim İnsan başı, ser
- ölüm
isim Bir insan, bir hayvan veya bitkide hayatın tam ve kesin olarak sona ermesi, ahiret yolculuğu, ebedî uyku, emrihak, irtihal, memat, mevt, vefat"Herhâlde padişah da, annesi ve hemşireleri de dostlarının vakitsiz ölümüne karşı çok müteessir olmuşlardı."
- baş
isim, anatomi İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- baş
isim Çıban
- üç nokta
isim, dil bilgisi Tamamlanmamış cümlelerin sonuna veya başına yan yana konulan noktalama işaretinin adı (...)
- son
sıfat Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı"Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu." - P. Safa
- erek
isim Gerçekleştirmek için tasarlanan ve erişmek istenilen şey, amaç, gaye, maksat, hedef"Onun metodunu uygulamakla araştırıcının varamayacağı erek yoktur." - A. Erhat
- ortadan kaldırmak
saklamak"Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler." - Y. K. Karaosmanoğlu
- niyet
isim Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat"Ama benim asıl niyetim eski sevgilisinin adını öğrenmek." - A. Ümit
- sonuç
isim Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice
- sona ermek
son bulmak"Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu." - P. Safa
- son vermek
bitirmek, sona erdirmek"Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu." - P. Safa
- hedef
isim Nişan alınacak yer, nişangâh
- dikine
zarf Dikey olarak, diklemesine"Alnı da bir enlemesine, bir dikine kırış kırış oluyordu." - T. Buğra
- imha etmek
ortadan kaldırmak, yok etmek
- nihayet
isim Son"Ben nihayete doğru yanımdaki çocuğu dürterek kalktım." - Ö. Seyfettin
- mahvetmek
-i Yok etmek
- bitmek
nsz Tükenmek"Dün akşam param bitmişti." - S. F. Abasıyanık
- bitirmek
-i Bitmesini sağlamak, sona erdirmek, tüketmek, tamamlamak, sonuçlandırmak"Bu işi sonuna kadar bitirmek lazım." - P. Safa
- durdurmak
-i Durmasını sağlamak"Sızıntıları durdurmadan, bir önlem almadan ne diye bütün kitapları, eşyaları taşıdık ki!" - A. Ağaoğlu
- meram
isim İstek, amaç, gaye, maksat"Benim meramım sana yalnız bir şey sormak." - Ö. Seyfettin
- sonuçlanmak
nsz Sonuca ulaştırılmak, sonuca bağlanmak, bitirilmek, neticelenmek, intaç edilmek"Diyelim ki o düşündüğünüz sefer gerçekleşti, diyelim ki başarıyla sonuçlandı." - T. Oflazoğlu
- öldürmek
-i Bir canlının hayatına son vermek"Beni öldürmek için birisi fazla bile / Ancak onun elinden çıkar böyle haile" - F. N. Çamlıbel
- ıssız
sıfat Kimse bulunmayan veya az kimse bulunan, tenha, yaban"Köşkün bütün odaları ıssız." - P. Safa
- kalıntı
isim Artıp kalan şey, bakiye
- kesmek
-i Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak"İpi kesmek."
- bırakmak
-i Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak
- maksat
isim İstenilen şey, amaç, gaye, erek"Bugün oraya gitmeden evvel, Maarif idaresine uğradım. Maksadım evrakı geriye almaktı." - R. N. Güntekin
- ölmek
nsz Yaşamaz olmak, hayatı sona ermek, can vermek"Şerefli insanlar olarak yaşayacak, şerefli insanlar olarak öleceğiz." - E. M. Karakurt
- netice
isim Sonuç"Konferansın müspet bir neticeye iktiran etmemiş olduğu malumunuzdur." - Atatürk
- bitiş
isim Bitme işi"Romanlarda olduğu gibi bir başlangıç, bir bitiş arzu ediyordu." - S. F. Abasıyanık
- nihayete ermek
sona varmak, sonuçlanmak, bitmek"Ben nihayete doğru yanımdaki çocuğu dürterek kalktım." - Ö. Seyfettin
- gaye
isim Elde edilmesi gereken, ulaşılmak istenen şey, amaç"İnsanoğlunun gayesi ölmek değil, yaşamak ve galebe çalmaktır." - M. Kaplan
- akıbet
isim Bir iş veya durumun sonu, sonuç"Diğerlerinin akıbetlerini bilmiyorum." - İ. O. Anar
- bitim
isim Bitme işi
- dur
Boks, Bok maçını durdurmak için verilen komut.
- tamam olmak
sona ermek, tamamlanmak"Paranın tamamını verdim."
- encam
isim Son, işin sonu"Nereye varır bu işin encamı?" - A. İlhan
- gayesiz
sıfat Amacı olmayan
- işini bitirmek
öldürmek"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık
- mütemadiyen
zarf Ara vermeden, sürekli olarak, mütemadi"Sabahın pembe, beyaz tülleri sıyrıldıkça mütemadiyen berraklaşan fezada çıt yok." - A. H. Müftüoğlu
- bitiş noktası
- duygusal kontrolu kaybetmek
- düşünmeden ileri atılmak
- nihayete erdirmek
- son nokta
- son, bitim, bitiş çekidi, son çekit, uç çekit, bitim, son, son kısım, amaç, erek, sona erdirmek, bitirmek, bitmek
- sonuna gelmek
- sonunda olmak
- tam pruvada
- çok sinirlenmek