- doğru
sıfat Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı
- tam
sıfat Eksiksiz, kesintisiz"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz
- Hak
isim Adalet"Haktan ayrılmamalı."
- yeterli
sıfat Bir işi yapma gücünü sağlayan özel bilgisi olan, kifayetli, ehliyetli
- uygun
sıfat Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip"Ne var ki bunları şimdiye kadar kimseye anlatmadığım için uygun ifadeyi bulmakta zorlanıyorum." - İ. O. Anar
- gerekli
sıfat Yapılması, olması veya bulunması uygun olan, yerinde olan, lüzumlu, vacip, mukteza, zaruri"Bize gerekli olan şey, adamakıllı bir harita, bir de kılavuz." - H. E. Adıvar
- alacak
isim Bir hesap gereğince daha alınmamış olan para, mal vb. şey, matlup, verecek karşıtı"Bütün alacaklarımı topladım."
- münasip
sıfat Uygun, yerinde"Bizim bu dünyadaki hayatımız da bir çileden ibaret olduğu düşünülecek olursa en münasip çilenin de burada olması icap ediyordu." - A. H. Çelebi
- layık
sıfat Nitelikleri, özü, hareketleri, davranışlarıyla bir şeyi elde etmeye hak kazanmış olan"Sevilmeye o herkesten fazla layıktır." - P. Safa
- sebebiyle
zarf Nedeniyle"Hırçınlığı sebebiyle hiçbir yerde tutunamıyor."
- ödenmesi gerekli olan
- bir kimsenin hakkı
- yerine getirilmesi gereken
- hak edilen, gerekli, tam, uygun, yeterli,
- beklenen
- doğru. due care gerekli olan itina. due course of time zamanı gelince
- gelmesi icap eden
- iyi tarafını görmek
- iyi tarafını görmek .
- matlup. give a person his due bir kimseye hakkını vermek
- vadesi dolmuş vakti gelmiş
- ödenmesi gereken hak vergi