anlami-nedir.com, nedir, nedemek
Kelime ve Karakter Sayacı

direct

Kelimeler > D ile başlayan kelimeler > direct nedir ?
direct
direct, direct nedir ,direct ne demek
  • açık

    sıfat Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı"Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte." - E. Atasü

  • düz

    sıfat Yatay durumda olan, eğik ve dik olmayan"Düz tahta."

  • düz

    isim Düz rakı

  • doğru

    sıfat Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı

  • tam

    sıfat Eksiksiz, kesintisiz"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz

  • kararname

    isim Cumhurbaşkanının onayladığı hükûmet kararı"Bir sabah bir kasabada uyanırsınız o gün bir kararname imzalanır, akşama bir şehirli olursunuz." - Ü. Dökmen

  • kesin

    sıfat Şüphe ve duraksamaya yer bırakmayan veya geri dönülmeyen, değişmez, mutlak, kati, maktu"Sevmem kesin sözleri, bir kesin söz duydum mu tersine söylemek gelir içimden." - N. Ataç

  • dürüst

    sıfat Sözünde ve davranışlarında doğruluktan ayrılmayan, doğru (kimse)"Dürüst bir insan, inansa da inanmasa da mefhumları yerli yerinde kullanmak borcundadır." - N. F. Kısakürek

  • yardım etmek

    kendi gücünü, imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanmak"Oğlunun yardım dileyen bakışlarını görmezden gelerek kahvaltı masasına oturdu." - E. Şafak

  • emretmek

    -i, -e Buyurmak, emir vermek"Bunu böyle istiyorum ve böyle emrediyorum." - A. Gündüz

  • dolaysız

    sıfat Doğrudan doğruya olan, vasıtasız, bilavasıta"Yazarın bize dolaysız biçimde betimlediği başkişi nasıl bir erkek?" - S. İleri

  • vasıtasız

    sıfat Araçsız"Silahsızdık, vasıtasızdık, tarafsızdık fakat sırf ümitli idik." - R. E. Ünaydın

  • idare etmek

    yönetmek, çekip çevirmek"Bu zat, propagandayı tertip ve idareye memur imiş." - Atatürk

  • tanzim etmek

    sıralamak

  • çevirmek

    -i Bir şeyin yönünü değiştirmek"Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi." - Y. Z. Ortaç

  • göstermek

    -i Birini veya bir şeyi işaretle belirtmek"Vitrindeki oyuncağı parmağıyla gösterdi."

  • ayarlamak

    -i Bir ölçünün doğruluğunu belli bir örneğe göre düzeltmek, doğrulamak"Saati radyoya göre ayarlamak."

  • yönetmek

    -i Bir kurum veya kuruluşun yasalara, kurallara ve belli şartlara uygun biçimde işlemesini sağlamak, idare etmek, tedvir etmek

  • yöneltmek

    -i, -e Bir şeye belli bir yön vermek, yönelmesini sağlamak, çevirmek, tevcih etmek

  • doğrultmak

    -i Doğrulmasını sağlamak, doğru duruma getirmek"Aralarında bellerini doğrultamayacak kadar yaşlıları da vardı." - T. Buğra

  • dosdoğru

    sıfat Çok doğru

  • doğrudan doğruya

    zarf Dolaysız, araçsız, aracısız, araya başka bir şey girmeden, resen"Sonra temaşa kelimesi doğrudan doğruya tiyatro kelimesinin karşılığı olarak kullanılmıştır." - A. K. Tecer

  • aydınlatmak

    -i Karanlığı giderip görünür duruma getirmek, ışıklandırmak"Işık yüzüne tam tepeden düşüyor ve onu iyice aydınlatıyordu." - T. Buğra

  • aktarmasız

    sıfat Aktarma gerektirmeyen"Aktarmasız uçak."

  • hemen

    zarf Çabucak"Bugün yarın Kayseri'den haber gelir zaten. Hemen gideriz." - N. Hikmet

  • direkt

    sıfat Aracısız"İki devlet arasında direkt ilişki yok."

  • müstakim

    sıfat Doğru, doğruluktan şaşmayan

  • sarih

    sıfat Açık, kolay anlaşılır, belli, belirgin, belgin"Bu hıyanetin müşterek müteşebbislerine karşı, alınması lazım gelen vaziyet sarihtir." - Atatürk

  • direktif

    isim Yönerge

  • tok sözlü

    sıfat Hatır ve gönül dinlemeden, hiçbir şeyden çekinmeden konuşan"Böyle zamanlarda onun ne kadar aksi ve tok sözlü olduğunu gayet iyi anlamıştı." - R. N. Güntekin

  • doğrudan

    sıfat Aracısız"Doğrudan pazarlık."

  • araçsız

    sıfat Doğrudan doğruya yapılan veya olan, vasıtasız, bilavasıta

  • atfetmek

    -e Bir işi veya bir sözü bir kimseye mal etmek, yüklemek, isnat etmek

  • irşat etmek

    doğru yolu göstermek, uyarmak

  • salık vermek

    tavsiye etmek

  • tevcih etmek

    yöneltmek, çevirmek

  • yol göstermek

    kılavuzluk etmek, yolu bilmeyene anlatmak, tarif etmek

  • anlaşılır
  • derhal
  • doğrudan doğruya olan
  • yolu tarif etmek
  • yolu tarif etmek, yönetmek, emretmek, yöneltmek, doğrultmak, çevirmek, doğru, düz, direkt, dolaysız, dosdoğru, tereddütsüz, dürüst, kesin, tam, dosdoğru, direkt, duraklamadan
Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş

Yeni Bir Kelime Öğren?

  • emsalsiz
  • bütünlük
  • birtakım
  • takriben
  • olur olmaz
  • kabaca
  • her ne kadar
  • yakında
  • bir zaman
  • geçenlerde

anlami-nedir.com'u Türkçe dil araçları sunan bir sözlüktür, yakın zamanda sadece anlamlar değil türkçe ingilizce sözlük, akademik aramalar ve birçok edebi araç ile karşınıza çıkacaktır.

anlami-nedir.com içeriklerini öncelikle TDK'dan sonra ise editörlerin kontrolünden geçirerek sizlere sunmaktadır, eğer bir hatalı kısım gördüyseniz lütfen iletişim'e geçiniz

Sizde Türkçemize katkıda bulunmak ve bilinmiyenleri aktarmak isterseniz editör olup paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Yunus Emre : "Biriktirdiğin değil, paylaştığın senindir"

Takip edin

Sitemap Yasal Konular İletişim Hakkında İndeksler Son Eklenenler Kelime Sayacı