- irade
isim Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü, istenç"Korkunç bir irade kuvveti sarfıyla baş ucundaki lambayı yaktı." - S. F. Abasıyanık
- karar
isim Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı"Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu." - H. S. Tanrıöver
- niyet
isim Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat"Ama benim asıl niyetim eski sevgilisinin adını öğrenmek." - A. Ümit
- hüküm
isim Yargı"Hükmü doğru ve pek de yerinde olamazdı." - F. R. Atay
- tayın
isim, askerlik Asker azığı"Tayın çizelgelerini düzenliyorum, ambar defterini işliyorum." - E. Bener
- metanet
isim Metin olma, dayanma, dayanıklılık, sağlamlık"Kalbimde lüzumundan fazla metanet var." - A. Gündüz
- kararlılık
isim Kararlı olma durumu, istikrar"Başlangıçta birbirimize benzer iki çocukken o, kararlılıkla kendini korudu." - R. Mağden
- azim
isim Bir işteki engelleri yenme kararlılığı"Bu engin ruh, bu tükenmez azim, Türk milletinin varlık sebebidir." - R. E. Ünaydın
- sebat
isim Sözünden veya kararlarından dönmeme, bir işi sonuna değin sürdürme, direşme
- kasıt
isim Amaç, istek, maksat"Benim durumumdan kasıt, günbegün artış kaydeden içki tüketimimdi." - E. Şafak
- tahdit
isim Sınırlama, çevreleme, çevresini daraltma
- tespit
isim Bir şeyi sağlam bir biçimde yerleştirme, yerinden oynamaz duruma getirme, saptama
- inat
isim Bir konuda direnme, ayak direme, diretme, direnim"Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından biri ve ilkidir." - T. Buğra
- sınırlama
isim Sınırlamak işi"Bütün dava şimdi Trakya'daki bu sınırlama keyfiyetine takılı kalmıştı." - A. N. Karacan
- belirleme
isim Belirlemek işi, tayin, tespit, teşhis"Bunları kesin olarak belirlemeye çalışalım." - A. Ş. Hisar
- saptama
isim Saptamak işi, tespit"Bazı açıklamalar ve saptamaları şimdi yapmanın zorunlu olduğu anlaşılıyor." - A. Boysan
- kararlı oluş
- azim, kararlılık, belirleme, saptama, kararlaştırma, belirlenme
- tahdit.