- açık
sıfat Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı"Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte." - E. Atasü
- eksik
sıfat Bir bölümü olmayan, noksan, natamam"Bu kitap eksik, baş tarafı yok."
- kusur
isim Eksiklik, noksan, nakısa"Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek / Tanrı'm o yolda rızkını vermiş, kusuru yok." - M. Çınarlı
- bozukluk
isim Bozuk olma durumu
- kabahat
isim Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet"Bir kabahat gizlenirse büyür, söylenirse küçülür." - P. Safa
- hata
isim Yanlış"Aynı hatayı senin de yapmana yol açmak istemiyorum." - İ. O. Anar
- eksiklik
isim Eksik olma durumu, eksik olan miktar, noksan, nakisa, fıkdan"Hayatımızda bozukluğunu, yokluğunu içlerimiz burkularak duyduğumuz ne vardır ki millî şuur eksikliğinden gelmesin?" - O. S. Orhon
- aksaklık
isim Aksak olma durumu"Bütün içtenliğimizle aksaklıkları sıralamıştık." - A. Ümit
- arıza
isim Aksama, aksaklık, bozulma
- kaçmak
-e Hızla koşup bir yere saklanmak"Bir tehlike sezdiğin anda hemen eve kaçarsın." - H. R. Gürpınar
- noksan
sıfat Eksik
- özür
isim Bir kusurun hoş görülmesini gerektiren sebep, mazeret"Harp tarihi bu saldırı için hiçbir özür bulamayacaktır." - F. R. Atay
- defo
isim Kusur, özür, bozukluk
- terketmek
- hata, kusur, eksiklik,
- karşı tarafa iltica etmek.
- kusur eksiklik