- hat
isim Çizgi
- çizgi
isim Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz, çizi, hat, tahril"Bu kâğıda üç çizgi çekti." - Ö. Seyfettin
- sıçrama
isim Sıçramak işi
- vuruş
isim Vurma işi"Bazen kalbinin hafif ve sık çarpıntıları arasında ansızın tokmak gibi vuruşlar var." - P. Safa
- uzun çizgi
isim Karşılıklı konuşmada, konuşanın değiştiğini göstermek için kullanılan noktalama işaretinin adı, konuşma çizgisi, tire (II) ( - )
- kısa çizgi
isim Satır sonuna sığmayan kelimeleri, hecelere bölerken kullanılan noktalama işaretinin adı, tire (II), ( - )
- saldırı
isim Kötülük yapmak, yıpratmak amacıyla doğrudan doğruya silahlı veya silahsız bir eylemde bulunma, hücum, taarruz, tecavüz"Ancak delikanlı, kargının sapını yere gömüp ucunu ata doğrultarak hasmının saldırısını engelliyordu." - İ. O. Anar
- yok etmek
ortadan kaldırmak, ifna etmek, izale etmek
- enerji
isim, fizik Maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan güç, erke"Isıl enerji. Elektrik enerjisi. Mekanik enerji."
- hücum
isim Saldırı"Bizdik o hücumun bütün aşkıyla kanatlı / Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı" - Y. K. Beyatlı
- eser
isim Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt"Boğaziçi doğrudan doğruya Türklerin eseridir." - Y. K. Beyatlı
- saldırmak
-e Bir kimseye veya bir şeye karşı saldırı yöneltmek, zarar verici bir davranışta bulunmak, hücum etmek"Bugün şu dakikada onlar hâlâ düşmana saldırıyorlardı." - H. C. Yalçın
- gösteriş
isim Gösterme işi
- bozmak
-i Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek"Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."
- iz
isim Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare"Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm." - S. F. Abasıyanık
- kırmak
-i Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak"Taşları kırmak. Bardağı kırmak."
- yıkmak
-i Kurulu bir şeyi parçalayarak dağıtmak, bozmak, tahrip etmek"Yangın yarım saatin içinde her yeri sardı, uğruna gelen ne varsa yaktı, yıktı." - M. Ş. Esendal
- fırlamak
nsz Hızla, birdenbire bulunduğu yerden çıkmak, ayrılmak"Çalgıcıların oğlu, elinde kenarları zilli kocaman bir tefle ortaya fırladı." - L. Tekin
- fırlama
isim Fırlamak işi
- fırlatmak
-i Hızla atmak, bulunduğu yerden dışarı atmak"Kalemi kâğıdı fırlatıp yatağıma koştum." - A. Kabaklı
- hamle
isim İleri atılma, atılım, saldırış, savlet"Teşebbüs, hamle, gayret, aksiyon ne demektir, bu gözü dönmüş insanlardan öğrenmek lazım." - N. F. Kısakürek
- vurmak
-e Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak"Masaya vurmak. Birinin başına vurmak."
- atmak
-i, -e Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak"Taşı suya atmak."
- karıştırmak
-i, -e Karışma işini yaptırmak
- parçalamak
-i Parçalara ayırmak, bütünlüğünü bozmak, parça parça etmek"Biraz iyi bakınca gördüm ki kuş, yılanı parçalayıp yiyor." - M. Ş. Esendal
- canlılık
isim Canlı olma durumu
- çarpmak
-e Hızla değmek, vurmak"Eşiği aştım, içeri girdim, ortada duran uzun bir masaya çarptım." - A. Kutlu
- katmak
-i, -e Bir şeyin içine, üstüne veya yanına, niteliğini değiştirmek veya niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak"Sirkeye su katmak."
- sıçratmak
-i, -e Sıçrama işini yaptırmak
- atılmak
-den Atma işine konu olmak"O romanlarda kırpılan, atılan yerler var mıdır?" - A. Ağaoğlu
- tuş
isim Piyano, org vb. müzik aletleriyle daktilo, hesap makinesi, bilgisayar ve telefon gibi makinelerde parmak vurulan yerlerin adı"Piyanonun tuşlarından, kemanın tellerinden uçan sesler, insana, insan olmanın mutluluğunu tattırır." - Y. Z. Ortaç
- savurmak
-i Havaya atıp dağıtmak, saçmak"İşçiler buğdayı savurmakta ve taneyi samandan ayırmaktadır." - N. F. Kısakürek
- tantana
isim Görkem"Kerim Ağa epeyce büyük bir tantana ile oğullarından birinin düğününü yapmak üzere idi." - Y. K. Karaosmanoğlu
- dokunuş
isim Dokunma (I) işi, temas"Yolda, bir aralık Lâmi dizlerinde sıcak bir dokunuş duydu." - P. Safa
- tire
isim Dikişte kullanılan pamuk ipliği"Parmak uçlarında ince ince delik çorapları renkli tire ile iliştiriyordu." - M. Yesari
- kendini atmak
vakit geçirmeden hemen gitmek"Ankara Palas'ta kendisine dörtte üç oranında indirim yapılırdı." - Ç. Altan
- saldırma
isim Saldırmak işi"Onları mı benim üzerime saldırmaya, beni mi onlara çullanmaya davet ediyordunuz?" - N. F. Kısakürek
- atılış
isim Atılma işi
- hızlı koşmak
- kısa mesafe koşmak
- çarpmak, vurmak, fırlamak, hızla koşmak,
- atılmak fırlamak
- fırlamak. dash off a letter bir mektup karalamak. dash one
- fırça vuruşu
- hayal kırıklığına uğratmak. dash to pieces çarpıp paramparça etmek.
- herhangi bir şeye katılmış cüzi bir miktar
- hopes bir kimsenin ümitlerini klrmak
- kısa bir mesafeyi koşma
- saldırma hamle
- sıçramak. dash off acele gitmek
- uzun tire
- vuruş.
- ’---’ işareti