- eğri
sıfat Doğru veya düz olmayan, bir noktasında yön değiştiren, çarpık, münhani, doğru karşıtı"Eğri bir yol."
- açıkgöz
sıfat Uyanık davranarak çıkar sağlayan, imkânlardan kurnazca yararlanmasını bilen, cingöz, uyanık, kurnaz (kimse)"Bu insanların alabildiğine açıkgöz ve çakır pençe olduklarını bir kere daha anlardık." - A. H. Tanpınar
- alçak
sıfat Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı"Kaşlarını çatarak bakakaldı dairenin alçak balkonuna." - E. Şafak
- dirsek
isim Kol ile ön kol arasındaki eklemin arka yanı
- hırsız
isim Başkasının malını çalan kimse, uğru"Hırsızlar bandosuna kumanda eden Ciyanni, asıl hırsız değilmiş." - A. Midhat
- hırsız
isim Oltadaki asıl iğnenin yanına takılan özel iğne
- hinoğlu
sıfat Kurnaz
- bükmek
-i Sertçe çevirmek, kıvırmak"Bu kez onu sürmeden olduğu yerde büküp altına aldı." - S. Birsel
- bükülmek
nsz Bükme işine konu olmak, katlanmak"Yerde kenarı bükülmüş bir seccade vardı." - F. R. Atay
- kıvrım
isim Bükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu kat, büklüm"Elinde sımsıkı tutmakta olduğu perdenin kıvrımlarını bıraktı, köşeye çekildi." - N. Hikmet
- eğmek
-i Düz olan bir şeyi eğik duruma getirmek"Ağır ağır başını eğip yere baktı ve boynunu büktü." - Y. Z. Ortaç
- kıvrılmak
nsz Eğrilip bükülmek
- kıvırmak
-i Herhangi bir şeyi bükmek"Fino, beni görünce kuyruğunu kıvırıp düşmanca havlaya havlaya beyaz dişlerini gösterdi." - H. R. Gürpınar
- dönemeç
isim Bir yolun yön değiştirdiği yer, viraj"Saffet Bey ilk dönemeci döner dönmez, yamağın eline cep saatimi tutuşturup şiddetli emir verdim." - A. Gündüz
- dolandırıcı
isim Birini aldatarak mal veya parasını alan kimse, ayyar, tokatçı"Tükürük müfettişi meğer meşhur bir dolandırıcı imiş." - B. Felek
- düzenbaz
sıfat Hile yoluyla aldatan, hile yapan
- asa
isim Bazı ülkelerde, hükümdarların, mareşallerin, din adamlarının güç sembolü olarak törenlerde taşıdıkları bir tür ağaç veya metalden değnek
- dalavereci
isim Çıkarı için hileye başvuran kimse, taklacı, kolpocu, aferist
- değnek
isim Elde taşınacak incelikte düzgün ağaç, sopa, çomak"Arabayı çeken lagar mandaları bir nefer, kalın bir değnekle hayladı." - A. H. Müftüoğlu
- kanca
isim Bir şey çekmeye yarar, ucu çengelli demir çubuk"Hepsi hazırlandılar, halatlar rota edildi, kancalar gerildi ve denizde köpüklü bir iz bırakarak ileri atıldılar." - N. Hikmet
- kıvrılma
isim Kıvrılmak işi"Babasına dille değil, sancıdan ölüyor gibi birkaç kıvrılma, burkulma ile karşılık verdi." - H. R. Gürpınar
- ne yapıp yapıp
her ne durumda olursa olsun bir çözüm yolu bularak
- sopa
isim Kalın değnek"Erkekler ellerine birer sopa aldılar, köy halkı peşlerinde dere içine koştular." - H. E. Adıvar
- üçkâğıtçı
isim Üçkâğıt oyunu oynatan kimse
- hırsız sahtekâr
- iğmek
- kanca değnek dolandırıcı
- kanca, sopa, değnek, hırsız, dolandırıcı, kıvırmak, bükmek, kıvrılmak, bükülmek
- çoban değneği