- âlem
isim, gök bilimi Evren
- kayıt
isim Bir yere mal ederek deftere geçirme"Çocuğun kaydı bulunamadı."
- kayıt
isim Pencere çerçevesi
- koşul
isim Şart"Türk Eli'nin uluları bu koşullar altında yeni toprakların, yeni vatanların gereğini duyar olmuştu." - N. Araz
- şart
isim Olması başka durumların gerçekleşmesini gerektiren şey, koşul"İster istemez bu şartlara boyun eğecekti." - F. R. Atay
- şart
isim Temel kural belgesi"Paris Şartı."
- ön koşul
isim Ön şart"Ne de olsa bir şeyi küçümsemenin anlamı olmasının ön koşulu, küçümsenen şeyin anlamlı olmasıdır." - E. Şafak
- ön şart
isim Bir işin çözümlenmesinde ilk önce yerine getirilmesi gereken şart, ön koşul
- durum
isim Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon"Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı." - R. N. Güntekin
- sağlık
isim Bireyin fiziksel, sosyal ve ruhsal yönden tam bir iyilik durumunda olması, vücut esenliği, esenlik, sıhhat, afiyet"Ayrıca bu dönemde seyircinin haklarını ve sağlığını korumak amacıyla bir de tiyatro yönetmeliği hazırlanmıştır." - M. And
- hâl
isim Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar
- şart koşmak
önceden bir şarta bağlamak"İster istemez bu şartlara boyun eğecekti." - F. R. Atay
- mevki
isim Yer, mahal"Gelibolu civarında Akbaş mevkisinde bir cephane deposu vardı." - Atatürk
- konum
isim Bir kimsenin veya bir şeyin bir yerdeki durumu veya duruş biçimi, pozisyon"İnsanın tabii konumunu en uygun biçim içinde devam ettirme tavrı medeni bir yaşayış tuzağına düşmeden de gösterilebilir." - İ. Özel
- hastalık
isim Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması durumu, rahatsızlık, çor, dert, sayrılık, illet, maraz, maraza, esenlik karşıtı
- vaziyet
isim Durum, tavır, hâl"Çocuklarının vaziyeti, istikbali seni alakadar ediyorsa biraz kendi âleminden çıkar, onlarla meşgul olursun, anladın mı?" - A. M. Dranas
- vaziyet
isim El koyma
- FORM
HTML sayfalarında Web servisine bağlanan kullanıcıdan Web tarayıcısı sayesinde bilgi almak için kullanılır. Daha sonra bu bilgiler sunucu makinede kurulu olan özel bir programla değerlendirilir. Web sayfaları üzerinde formlar yaratmak için CGI programlamayı bilmek gerekir. CGI hakkında daha çok bilgi edinmek için http: //the-inter.net/www/future21/html.html sayfasına bir göz atabilirsiniz. Bu adreste Web sayfası yaratmak ve CGI ile formlar yaratmak hakkında güzel bilgiler bulacaksınız.
- rahatsızlık
isim Rahatsız olma durumu, tedirginlik"Bununla beraber içimde bir rahatsızlık var, unutulmaktan korkuyorum." - H. E. Adıvar
- düzenlemek
-i Düzenli, düzgün duruma getirmek, düzen vermek, tanzim etmek"Odasını düzenledi."
- eğitmek
-i Birinin akla uygun, fiziksel ve moral gelişmesi üzerine etki yaparak çeşitli davranış yatkınlıkları, bilgi ve görgü aşılayarak önceden tespit edilmiş amaçlara göre onun belirli bir yönde gelişmesini sağlamak, terbiye etmek"Çocukları eğitmek."
- sıkıntı
isim İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet"İçinin sıkıntısını ondan mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı." - P. Safa
- keyfiyet
isim Nitelik"Cenap Şehabeddin Bey şiiri nazımdan ayrı bir keyfiyet telakki ediyor." - Y. K. Beyatlı
- pozisyon
isim Konum
- durum, hal, vaziyet, koşul, şart, toplumsal durum, konum, mevki, gerekli ya da zorunlu olan şey, genel sağlık yağdayı, kondisyon, form, şartlandırmak, koşullandırmak, düzenlemek, alıştırmak
- formundan diişmüş olan
- idman içinformunda
- ilk şart
- kayıt altına sokmak
- ıslah makinası