- tam
sıfat Eksiksiz, kesintisiz"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz
- yerine getirmek
istenileni, gerekeni yapmak"İzinsiz bir yere gitmek ne haddime?" - M. Ş. Esendal
- tüm
isim Bir şeyin bütünü, tamamı, hepsi"Parasının tümünü kaybetti."
- tüm
isim Tümsek
- bütün
sıfat Eksiksiz, tam"Size bütün bir kış için kuru ot temin edecek." - N. Hikmet
- kesintisiz
sıfat Aralıksız"Kesintisiz kahkahalarla gülmekte, sevinçten oynamaktadır." - T. Oflazoğlu
- adamakıllı
zarf Gereğinden çok, iyice, bir güzel, bir temiz"Yazıları nihayet sökmeyi başardığında adamakıllı şaşırdı." - İ. O. Anar
- komple
sıfat Dolu
- mükemmel
sıfat Kusursuz"Sesinizin tonalitesi mükemmel." - N. Hikmet
- doldurmak
-i Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek"Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu." - A. Ağaoğlu
- tamamlamak
-i Eksiksiz, tamam duruma getirmek, bütünlemek"Rehberim sille, tokat hatta asker süngüsü, bir hayli darbe yedikten sonra işini tamamladı." - N. F. Kısakürek
- tamamen
zarf Bütün olarak, büsbütün, baştan sona"Ulaşım çileleri böylece giderilince köprüyü tamamen unutmuşlardı." - A. Kulin
- bitirmek
-i Bitmesini sağlamak, sona erdirmek, tüketmek, tamamlamak, sonuçlandırmak"Bu işi sonuna kadar bitirmek lazım." - P. Safa
- büsbütün
zarf İyiden iyiye, iyice, tamamen, tamamıyla, temelli"Çarçabuk ve büsbütün inanmak istiyorum aklımın haklılığına." - E. Şafak
- iyice
sıfat İyiye yakın"İyice bir ev."
- tamamıyla
zarf Tam olarak, büsbütün, baştan sona, külliyen"Hiddetim tamamıyla geçtiği için bu kıymetli yadigâra acımaya başlamıştım." - Ö. Seyfettin
- tamam
sıfat Bütün, tüm"Paranın tamamını verdim."
- eksiksiz
sıfat Eksiği olmayan, tam, tamam
- uygulamak
-i Kuramsal bir bilgiyi, ilkeyi, düşünceyi herhangi bir alanda hayata geçirmek, tatbik etmek"Nitekim bilge bunu açıkça söylemekle kalmaz, tamı tamına uygular da." - N. Uygur
- bütünlemek
-i Eksiksiz duruma getirmek, tamamlamak
- tamamlama
isim Tamamlamak işi, tamlama, itmam"Öğrenimini tamamlaması için devlet bursuyla Almanya'ya gönderiliyor." - N. Cumalı
- dört başı mamur
sıfat Her bakımdan istenildiği gibi olan"Ülkemizde, elbette yüz binlerce mutlu, sıhhatli, şen, dört başı mamur çocuk var." - T. Halman
- yetkin
sıfat Gerekli olgunluğa erişmiş, olgun, kâmil, mükemmel"Bizim ülkemizde böyledir: Yetkin çalışmalar görmezden gelinir." - S. İleri
- yetkinleştirmek
-i Yetkinleşme işini yaptırmak
- bitmiş
- tamamlanmış
- tamamı
- yerine getirme
- sona erme
- tam, bitev, eksiksiz, tamam, bitmiş, tamamlamak, bitirmek