- bilgi
isim İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat
- güç
isim Fizik, düşünce ve ahlak yönünden bir etki yapabilme veya bir etkiye direnebilme yeteneği, kuvvet, efor"Zihin gücü. Yaşama gücü."
- güç
sıfat Ağır ve yorucu emekle yapılan, çetin, müşkül, kolay karşıtı"Bir sanat eserini tenkit ne güç iştir!" - A. M. Dranas
- emir
isim Buyruk, komut, talimat, ferman
- kontrol
isim Denetleme
- yönetim
isim Yönetme işi, çekip çevirme, idare"İki arkadaşımın yardakçılığıyla yönetim binasını taşladım, pencerelerin yedi sekizini kırdım." - R. Erduran
- kumanda
isim Komuta"Gemideki bütün askerler, derhâl kumanda kulesinin altındaki kaporta denilen delikten içeri giriyorlar." - E. M. Karakurt
- hak etmek
bir emek karşılığı hakkı olan şeyi elde etmek, hak kazanmak"Haktan ayrılmamalı."
- komuta
isim, askerlik Askerî birliği ve onunla ilgili işleri yönetme görevi, kumanda
- emretmek
-i, -e Buyurmak, emir vermek"Bunu böyle istiyorum ve böyle emrediyorum." - A. Gündüz
- emir vermek
buyurmak, buyruk vermek
- buyruk
isim Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı söz, buyuru, emir, ferman"Buyruk, bu oğlanın götürülmesi gereken yere götürmem içindir." - M. N. Sepetçioğlu
- kontrol etmek
denetlemek
- hüküm
isim Yargı"Hükmü doğru ve pek de yerinde olamazdı." - F. R. Atay
- yetki
isim Bir görevi, bir işi yasaların verdiği imkânlara göre, belli şartlarla yürütmeyi sağlayan hak, salahiyet, mezuniyet"Büyük Millet Meclisi Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşa'ya devretmişti." - T. Buğra
- kumanda etmek
komut vermek"Gemideki bütün askerler, derhâl kumanda kulesinin altındaki kaporta denilen delikten içeri giriyorlar." - E. M. Karakurt
- komuta etmek
askerlikte yönetmek, kumanda etmek
- idare etmek
yönetmek, çekip çevirmek"Bu zat, propagandayı tertip ve idareye memur imiş." - Atatürk
- hükmetmek
-e Egemenliği altında bulundurmak
- hâkim olmak
buyruğunu yürütmek, egemenliğini sürdürmek"Arkasında yavaş fakat çok hâkim bir ses işitmişti." - A. Gündüz
- yönetmek
-i Bir kurum veya kuruluşun yasalara, kurallara ve belli şartlara uygun biçimde işlemesini sağlamak, idare etmek, tedvir etmek
- sipariş
isim Bir şeyin yapılmasını, gönderilmesini, getirilmesini isteme, ısmarlama
- talimat
isim Yönerge"Demir Bey'den beklenilen talimat gelmişti." - R. H. Karay
- otorite
isim Yaptırma, yasak etme, emretme, itaat ettirme hakkı veya gücü, yetke, sulta, velayet"Sakarya zaferi ile gazi ve müşir Mustafa Kemal Paşa tam otoritesini elde etmiştir." - F. R. Atay
- buyurmak
-i, -e Bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını kesin olarak söylemek, emretmek"Ahlak sadece kötülük etmekten çekinmek değildir, başkalarının edecekleri kötülükleri de önlemeye çalışmayı buyurur." - N. Ataç
- komut
isim Askerlere, izcilere, öğrencilere beden eğitimi çalışmalarında veya bir tören sırasında bir durumdan başka bir duruma geçmeleri için verilen buyruk, emir
- egemenlik
isim Egemen olma durumu
- iktidar
isim Bir işi yapabilme gücü, erk, kudret"Bu iş benim iktidarım haricinde, demez mi?" - S. F. Abasıyanık
- aşina
sıfat Bildik, tanıdık"Sanki herkes uzun yolculuktan yeni dönmüş ve aşinalara kavuşmuştu." - T. Buğra
- bildik
sıfat Tanıdık (kimse veya şey)"Bu kesin tavır, annemin bildik tavrı değildi." - A. Kutlu
- hakimiyet
Tarih, Egemenlik, egemen olma.
- layık olmak
hak kazanmış olmak"Sevilmeye o herkesten fazla layıktır." - P. Safa
- buyurma
isim Buyurmak işi
- yetkinlik
isim Yetkin olma durumu, olgunluk, kemal, mükemmeliyet
- amir olmak
- buyurmak, emretmek, komuta etmek, kumanda etmek, yönetmek, hakim olmak, hak etmek, layık olmak, buyruk, emir, komut, kontrol, komuta, kumanda, yönetim, yetki, hakimiyet
- sözü geçen