- koşul
isim Şart"Türk Eli'nin uluları bu koşullar altında yeni toprakların, yeni vatanların gereğini duyar olmuştu." - N. Araz
- şart
isim Olması başka durumların gerçekleşmesini gerektiren şey, koşul"İster istemez bu şartlara boyun eğecekti." - F. R. Atay
- şart
isim Temel kural belgesi"Paris Şartı."
- durum
isim Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon"Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı." - R. N. Güntekin
- olay
isim Ortaya çıkan, oluşan durum, ilgi çeken veya çekebilecek nitelikte olan her türlü iş, hadise, vaka"O olaydan sonra bir daha yalnız kalmamıştık onunla." - N. Cumalı
- varlık
isim Var olma durumu, mevcudiyet"Bir millet, varlığını, her şeyden çok dilinde yaşatır." - O. V. Kanık
- hâl
isim Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar
- vaka
isim Olay, hadise"O kadar boşboğaz çocuk arasında da vakayı bir sır olarak saklamak güçtü." - Y. K. Beyatlı
- vaziyet
isim Durum, tavır, hâl"Çocuklarının vaziyeti, istikbali seni alakadar ediyorsa biraz kendi âleminden çıkar, onlarla meşgul olursun, anladın mı?" - A. M. Dranas
- vaziyet
isim El koyma
- zenginlik
isim Zengin olma durumu, varlıklılık"Dünya zenginliğine, bolluğuna, zenginlik ve bolluk katıyoruz." - Halikarnas Balıkçısı
- ayrıntı
isim Bir bütünün önemce ikinci derecede olan ögelerinden her biri, teferruat, tafsilat, detay"En küçük bir ayrıntıyı bile atlamayacaksın." - A. Ümit
- keyfiyet
isim Nitelik"Cenap Şehabeddin Bey şiiri nazımdan ayrı bir keyfiyet telakki ediyor." - Y. K. Beyatlı
- detay
isim Ayrıntı
- teferruat
isim Ayrıntı"Mustafa Kemal teferruat ile uğraşmayı sevmezdi." - F. R. Atay
- durum, koşul
- hal koşul