- gözden geçirmek
okumak
- denetim
isim Denetleme"Din ve ahlak eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır." - Anayasa
- ara
isim İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, aralık, boşluk, mesafe
- Çek
isim Bir kimsenin, satın aldığı hizmet veya ürün karşılığında para yerine verdiği ve karşılığı banka hesabından ödenen yazılı belge
- hesap
isim Aritmetik
- kontrol
isim Denetleme
- dama
isim Karelere ayrılmış zemin üzerinde on altı taşla iki kişi arasında oynanan oyun"Gürültüsüz oyun isterseniz gelin damaya." - M. A. Ersoy
- karşılaştırma
isim Kişi ve nesnelerin benzer veya aynı yanlarını incelemek için kıyaslama, mukayese
- fiş
isim Prizden elektrik akımı almaya yarayan araç
- yoklama
isim Yoklamak işi, kontrol"Müdür sıkı bir kasket yoklaması yapıyor, kapıdan kuş uçurtmuyordu." - R. Ilgaz
- şah
isim, tarih İran veya Afgan hükümdarı
- şah
isim Atın, ön ayaklarını yerden keserek arka ayakları üstünde ayakta durması
- engel
isim Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, mâni, mahzur, müşkül, pürüz, mânia, handikap"Seçme ve aracılık işlevini yerine getiren dünyanın önünde ise öyle aşılması güç engeller yok gibi." - A. Ağaoğlu
- kontrol altına almak
bir olayı denetim altına almak
- kontrol etmek
denetlemek
- teftiş
isim Denetleme"Bizde on beş yıldır teftiş görmemiş daireler var." - M. Ş. Esendal
- denetleme
isim Denetlemek işi
- fren
isim, teknik Bir makinenin, herhangi bir taşıtın hızını kesmeye veya onu durdurmaya yarayan mekanizma
- marka
isim Resim veya harfle yapılan işaret
- engel olmak
önlemek, geciktirmek"Seçme ve aracılık işlevini yerine getiren dünyanın önünde ise öyle aşılması güç engeller yok gibi." - A. Ağaoğlu
- fatura
isim, ticaret Satılan bir malın cinsini, miktarını ve fiyatını bildirmek için satıcının alıcıya verdiği hesap pusulası"Camın arkasında oturmuş, ha babam fatura damgalayıp para üstü veriyor." - E. Şafak
- teftiş etmek
denetlemek"Bizde on beş yıldır teftiş görmemiş daireler var." - M. Ş. Esendal
- bakmak
-e Bakışı bir şey üzerine çevirmek"Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim" - C. S. Tarancı
- onay
isim Uygun bulma, tasdik, icazet, izin"Sonunda, üstlerinin de onayıyla bir sınav yapmaya karar verdi." - İ. O. Anar
- tasdik etmek
doğrulamak
- araştırmak
-i Birini veya bir şeyi bulmak için bir yeri gözden geçirmek"Odayı iyice araştırdım ama aradığımı bulamadım."
- soruşturmak
-i Öğrenilmek istenilen şeyi birçok kişiye inceden inceye sormak, araştırmak"Paramıza mı göz dikiyorlar hele bir inceden inceye soruşturalım." - A. Gündüz
- yoklamak
-i Dokunarak incelemek"Hem kendimi hem etrafımda gördüğüm eşyayı elimle yokladım." - R. H. Karay
- durdurmak
-i Durmasını sağlamak"Sızıntıları durdurmadan, bir önlem almadan ne diye bütün kitapları, eşyaları taşıdık ki!" - A. Ağaoğlu
- aldırmak
nsz Alma işini yaptırmak"Söyledim, söyledim, bir urgan aldıramadım." - N. Cumalı
- işaretlemek
-i Bir şeye işaret koymak, bir şeyi işaretle belirtmek"Gazetesini muhtelif renkli kalemlerle işaretlermiş ve itinayla saklarmış." - A. Ş. Hisar
- tutmak
-i Elde bulundurmak, ele almak"Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." - Ö. Seyfettin
- inceleme
isim İncelemek işi, tetkik"Bu sorunun sistematik incelemesini yapmak bana düşmez." - A. Boysan
- sağlamak
-i Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek"Süngerciler altı aylık kumanyalarını sağlamak için boğazlarına dek borçlandılar." - Halikarnas Balıkçısı
- denetlemek
-i Bir işin doğru ve usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını incelemek, murakabe etmek, teftiş etmek, kontrol etmek"Kullanılacak tüm malzemeleri denetleyip her gelişmeden anında haberdar edilmek istiyordu." - E. Şafak
- incelemek
-i Bir işi veya bir şeyi ele alıp özelliklerini, ayrıntılarını inceden inceye, özenli bir biçimde anlamaya, öğrenmeye çalışmak, tetkik etmek"Ne kitap okur ne de başkalarının düşüncesini inceler." - S. Birsel
- engellemek
-i Bir şeyin gerçekleşmesini veya yapılmasını önlemek"Gelgelelim bu yalnız, bu mutlu ölüm düşünü tek bir şey engellemektedir." - A. Ağaoğlu
- frenlemek
-i Bir taşıtın, mekanizmanın hareketini fren yardımıyla yavaşlatmak veya durdurmak
- geciktirme
isim Geciktirmek işi, tehir
- test
isim Bir kimsenin, bir topluluğun doğal veya sonradan kazanılmış yeteneklerini, bilgi ve becerilerini ölçmeye ve anlamaya yarayan sınama
- önlemek
-i Bir şeyin olmasına veya yapılmasına engel olmak"Bir yerden kokusu çıkarsa baban vasıtasıyla önlemek isteyecekler." - S. Ali
- yemek ya da içmek
- kontrol işareti koymak
- kontrol, denetim, zapt, tutma, dizginleme, doğru işareti, inceleme, karşılaştırma, kontrol, emanet makbuzu, fiş, ekose desen/kumaş, hesap, fiş,
- birden durdurmak
- ekose deseni
- işleyişini kontrol etmek
- kontol
- kontrol işareti
- onay işareti
- vestiyer fişi
- öImek
- şah demek
- şah çekmek