- para
isim, ekonomi Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit"Çıkarken elini göğsüne sokup bir kese çıkardı, keseden alabildiği kadar para alıp delikten attı." - F. Otyam
- bozuk
sıfat Bozulmuş olan"Daracık ve bozuk kaldırımlardan çamurlu sular akıyordu." - T. Buğra
- bozuk
isim, müzik Türk halk müziğinde, bağlamadan biraz büyük ve meydan sazından küçük dokuz telli bir saz
- bozuk para
isim Ufak birimlere ayrılmış para, ufaklık, ufak para, bozuk, bozukluk"Hesap istedi. Bozuk paralarını sayıp borcunu ödedi." - N. Cumalı
- demir para
isim Madenî para
- madenî para
isim Altın, gümüş, bakır, bronz, alüminyum vb. maddelerin alaşımından yapılan para, demir para
- paranın üstü
satın alınan şeyin tutarından artan para"Çıkarken elini göğsüne sokup bir kese çıkardı, keseden alabildiği kadar para alıp delikten attı." - F. Otyam
- borsa
isim, ekonomi Bazı tüccarların ve özellikle sarraflarla değerli kâğıt ve tahvil alışverişiyle uğraşanların alım satım ve değişim amacıyla devlet denetimi altında iş yaptıkları yer"Borsada istediği gibi oynuyordu fiyatlarla." - N. Cumalı
- değiştirme
isim Değiştirmek işi, tebdil, tahrif"Yazınımızın gelenek değiştirmesine bağlı olarak değişik etkenleri var bu durumun." - N. Cumalı
- ses değişmesi
isim, dil bilgisi Dilde kendiliğinden veya bir etkenle oluşan ses başkalaşması: jilet > cilet, kaçtı > kaştı, Necdet > Nejdet gibi
- sapma
isim Sapmak işi
- tatil
isim Kanun gereğince çalışmaya ara verileceği belirtilen süre, dinlenme"Gel gelelim berberlere karşı haksızlığımız şu hafta tatili işinde bile kendini gösteriyor." - N. Hikmet
- akçe
isim Küçük gümüş para
- aktarma
isim Aktarmak işi
- değişme
isim Değişmek işi
- değişim
isim Bir zaman dilimi içindeki değişikliklerin bütünü, değişme"Bu müsamere günündeki selamlama süresince bedenimde bir değişim olmuştu." - A. Ağaoğlu
- dinlenme
isim Dinlenmek (I) işi, istirahat"Kendisine bir yere oturup dinlenmeyi teklif ettim." - A. Haşim
- dinlenme
Dinlenmek (II) işi
- aktarma yapmak
bir taşıttan ötekine geçmek
- yenilik
isim Yeni olma durumu
- değiştirmek
-i Başka bir biçime sokmak, değişikliğe uğratmak"Rüzgâr gibi çarçabuk esiş istikametlerini değiştiriyorlar, ağaç kurdu gibi renkten renge giriyorlar." - E. İ. Benice
- değişmek
nsz Başka bir biçim veya duruma girmek, tahavvül etmek"Beş yılda her şey ne kadar çabuk değişmişti." - A. Ağaoğlu
- değişiklik
isim Değişik olma durumu
- başkalaşmak
nsz Başka bir varlığa, niteliğe dönüşmek, değişmek, farklılık kazanmak"Adamın kimliği bile bir başkalaşıyor denize adım atıldı mı." - Z. Selimoğlu
- bozmak
-i Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek"Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."
- bozukluk
isim Bozuk olma durumu
- takas etmek
sayışmak, değiştirmek
- tebdil
isim Değiştirme
- aktarmak
-i, -e Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek
- bozdurmak
-i, -e Bozma işini yaptırmak"Dün akşam, İstanbul'dan gelirken cebimdeki son mecidiyeyi bozdurup iki okka çavuş üzümü aldım." - Y. Z. Ortaç
- dönüşme
isim Dönüşmek işi, tahavvül
- dönüşmek
-e Bir biçimden, bir durumdan başka bir biçime veya duruma geçmek, tahavvül etmek"Gülüşü içli bir duyarlığa dönüştü yüzünde." - N. Cumalı
- tadil etmek
değiştirmek"Teklif olunan antlaşma tadilleri pek sudan şeylerdi." - F. R. Atay
- tahavvül
isim Bir durumdan başka bir duruma geçme, değişme, değişkenlik, dönüşme, dönüşüm"Gençliğin karşısına çıkınca harika bir tahavvülle başı dikildi." - P. Safa
- tahvil etmek
dönüştürmek
- takas
isim Değişim
- para üstü
- değiş tokuş etmek
- değişmek, değiştirmek, üstünü değiştirmek,
- üstünü değiştirmek
- değişikliğe uğramak
- elbiselerini değışmek
- para bozdurmak
- para değiştirmek
- ses değişimi
- yatak takımlarını değiştirmek