- amaç
isim Ulaşmak istenilen sonuç, maksat"Evet ama öteki kızı bu iş için kaçırdılarsa amaçlarına ulaştılar." - A. Ümit
- iş
isim Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık
- neden
zarf Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılan bir söz; niçin"Biz Şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz?" - H. Taner
- sebep
isim Bir şeyin olmasına veya belli bir hâlde bulunmasına yol açan şey"Her medeniyet çöküş sebeplerini kendi içinde taşır." - C. Meriç
- dava
isim, hukuk Korunmanın bir hüküm ile sağlanması için yargı organlarına başvurma
- neden olmak
bir şeyin olmasına veya ortaya çıkmasına yol açmak, sebep olmak"Biz Şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz?" - H. Taner
- sebep olmak
neden olmak, yol açmak"Her medeniyet çöküş sebeplerini kendi içinde taşır." - C. Meriç
- hedef
isim Nişan alınacak yer, nişangâh
- acıtmak
-i Acılık vermek"Karabiber yemeği acıttı."
- yapmak
-i Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek"Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır." - Ç. Altan
- etmek
nsz Bir işi yapmak"Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu." - H. Taner
- sorun
isim Araştırılıp öğrenilmesi, düşünülüp çözümlenmesi, bir sonuca bağlanması gereken durum, mesele, problem"Türkiye'ye gölge oyununun ne zaman ve nasıl girdiği sorunu üzerine çeşitli yorumlar bulunmaktadır." - M. And
- illet
isim Hastalık"Ben şarlatan değilim, oğlum. Bu illetin devası bendedir." - P. Safa
- yol açmak
yol yapmak
- gerekçe
isim Gerektirici sebep, esbabımucibe"Şimdi bu bana daha geçerli bir gerekçeymiş gibi görünüyor." - A. Ağaoğlu
- gaye
isim Elde edilmesi gereken, ulaşılmak istenen şey, amaç"İnsanoğlunun gayesi ölmek değil, yaşamak ve galebe çalmaktır." - M. Kaplan
- uğratmak
-i, -e Uğrama işini yaptırmak, uğramasına sebep olmak"Öteki tabancayla o da mağdurun belinden aşağısını felce uğrattı." - B. Felek
- sebebiyet vermek
bir şeye, bir olaya sebep olmak, yol açmak
- tevlit etmek
doğurmak, doğurtmak
- dogurmak
- sebeb
- harekete sevkedici unsur
- neden, sebeb, dava, amaç, hedef, ilke, -e neden olmak