- bozuk
sıfat Bozulmuş olan"Daracık ve bozuk kaldırımlardan çamurlu sular akıyordu." - T. Buğra
- bozuk
isim, müzik Türk halk müziğinde, bağlamadan biraz büyük ve meydan sazından küçük dokuz telli bir saz
- kesik
sıfat Kesilmiş olan"Biri saçları kesik, gözleri ayrık, dişleri dökük fakat çok dinç ve güzel bir nineydi." - H. E. Adıvar
- kırık
sıfat Kırılmış olan"Ahmet hemen heybesini açtı ve makasını, kırık tarağını çıkardı." - İ. H. Baltacıoğlu
- kırık
isim Kadının veya erkeğin yasalara ve törelere aykırı olarak ilişki kurduğu erkek veya kadın
- kırık
isim, jeoloji Fay
- eksik
sıfat Bir bölümü olmayan, noksan, natamam"Bu kitap eksik, baş tarafı yok."
- yarık
isim Yarılarak açılmış yer, geniş çatlak"Tam öğle vakitleri yüksek kaya yarığının dibinde toplanıyor, bir saat kadar güneşleniyorduk." - A. Gündüz
- ihlâl edilmiş
- inkıtaa uğramış
- kirilmis
- kırık, uyulmamış, çiğnenmiş, tutulmamış, bozuk yazı, bozuk konuşma, yarım kalmış, bölünmüş, ezik, kolu kanadı kırık, engebeli, bozuk, taşlı
- parçalanmış
- terbiye edilmiş
- yarılmış
- yer yer kesilmiş
- çiğnenmiş