- iş
isim Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık
- aşı
isim, kimya Birtakım hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak için vücuda verilen, o hastalığın mikrobuyla hazırlanmış eriyik
- çıkar
isim Dolaylı bir biçimde elde edilen kazanç, menfaat, yarar
- Hak
isim Adalet"Haktan ayrılmamalı."
- kar
isim Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak düşen su buharı"Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu." - T. Buğra
- destek
isim Bir şeyin yıkılmaması için konulan eğik veya düz dayak, payanda
- kazanç
isim, ticaret Satılan bir mal, yapılan bir iş veya harcanan bir emek karşılığında elde edilen para, getiri, temettü"Sırtında hep aynı kahverengi elbise bulunduğuna göre fazla bir kazanç da sağlamıyordu." - C. Külebi
- yardım etmek
kendi gücünü, imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanmak"Oğlunun yardım dileyen bakışlarını görmezden gelerek kahvaltı masasına oturdu." - E. Şafak
- yetki
isim Bir görevi, bir işi yasaların verdiği imkânlara göre, belli şartlarla yürütmeyi sağlayan hak, salahiyet, mezuniyet"Büyük Millet Meclisi Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşa'ya devretmişti." - T. Buğra
- menfaat
isim Çıkar"Gelip gidenlerden çok menfaat oluyor." - H. E. Adıvar
- iyiliği dokunmak
yararlı olmak, yararını görmek
- hayır işlemek
dine ve insanlığa uygun, iyi bir davranışta bulunmak
- avantaj
isim Üstünlük
- ayrıcalık
isim Başkalarından ayrı ve üstün tutulma durumu, imtiyaz"Ölüm önünde herkes bir, ayrıcalık yok kimseye." - T. Oflazoğlu
- imtiyaz
isim Başkalarına tanınmayan özel, kişisel hak veya şart, ayrıcalık"Hem bu sayede sen artık yüzüme bakmak imtiyazını kazanan biricik erkeksin." - N. Hikmet
- fayda
isim Yarar"Biz bu işlerde fayda görmedik." - A. Kulin
- alaka
isim İlgi"Sporla alakası var, dedimse öyle sıkı fıkı bir alaka değil." - N. Hikmet
- yarar
isim Bir işten elde edilen iyi sonuç, fayda, avantaj"Al takke ver külah, kırsal kesimi çocuğunu okutmanın yararına inandırdık." - A. İlhan
- yararlanmak
-den Kendine yarar sağlamak, faydalanmak, istifade etmek
- faydalı olmak
yararlı olmak"Çok faydalı bir şeyi anlatmak istiyorum." - N. F. Kısakürek
- istifade etmek
yararlanmak"Geminin altı saat tevakkufundan istifade ile bu şehrin içeri taraflarını araba ile gezdi." - A. H. Müftüoğlu
- yarar, fayda, çıkar, kâr, kazanç, avantaj, işsizlik ve sağlık ödeneği, yaramak, yararı olmak