- ön
isim Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı"Arabam bir gece kulübünün önünde duruyor." - A. Ümit
- evvel
zarf Önce"Emeklilik maaşına ne oldu? Üç aylığını, on, on beş gün evvel almadın mı?" - N. F. Kısakürek
- önce
zarf İlk olarak, başlangıçta, sonra karşıtı"Önce hep birlikte basın suçunu tarif edelim." - B. Felek
- yerine
zarf Bir şeyin veya bir kimsenin yerini almak üzere"Kadınlar bütün mallarını, vitrin yerine kullandıkları pencerelerde sergiliyorlardı." - A. Ağaoğlu
- karşı
isim Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi"Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor." - H. E. Adıvar
- önceden
zarf Başlarken, başlangıçta, daha önce, evvelce"Bunlar çok önceden suç işlemişler, hapse girmemek için dağa çıkmışlardı." - N. F. Kısakürek
- önceki
sıfat Önce olan, evvelki, mukaddem, sabık"Önceki başkan."
- ileride
zarf Gelecekte, gelecek zamanda"Beni ileride okuyacak insanlar için yazdığıma inanmışımdır." - S. Birsel
- evvelce
zarf Önceden, eskiden"Evvelce nazirsiz güzel olması lazım gelen yüzü artık buruşmuş." - R. E. Ünaydın
- eskiden
zarf Geçmiş zamanlarda, geçmiş çağlarda, geçmişte, mukaddema"Aynı şeyi eskiden de görmemiş miydim?" - A. Ağaoğlu
- tercihen
zarf Yeğleyerek, yeğleme yolu ile"İnsan, üstünde tercihen boynunda mutlaka bir muska taşımalıydı." - A. Ş. Hisar
- Mekan olarak ön tarafında.
- önde
- önünde
- daha önce
- bundan önce
- -den önce
- cephesinde
- huzurunda
- önce, daha önce, önceden, önünde, -den önce, -meden önce
- öncesinde
- önden
- önüne