- ayı
isim, hayvan bilimi Memelilerin etobur takımından, beş parmaklı, tabanlarına basarak yürüyen, yurdumuzda boz türü bulunan, iri gövdeli hayvan, kocaoğlan (Ursus arctos)
- dünyaya getirmek
doğurmak
- üstüne almak
bir işi yapmaya söz vermek, ödev alınmak"Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor." - H. E. Adıvar
- uygun olmak
isabetli, yerinde olmak"Ne var ki bunları şimdiye kadar kimseye anlatmadığım için uygun ifadeyi bulmakta zorlanıyorum." - İ. O. Anar
- sahip olmak
mülkiyetinde olmak, elinde bulundurmak
- nakletmek
-i Nakil işini yapmak, bir yerden başka bir yere geçirmek, iletmek"İkisi de koluna girerek hastayı otomobile naklettiler." - P. Safa
- dönmek
nsz Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek"İçeride anahtarın acı bir gıcırtıyla döndüğünü duydum." - Y. Z. Ortaç
- katlanmak
nsz Katlama işi yapılmak"Minnacık bir kir, olduğu yerde durmuyor, dakikada üçe beşe katlanarak çoğalan mikroplar üretiyordu." - E. Şafak
- almak
-i Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- dayanmak
-e Bir yere yaslanmak, kendini dayamak"Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor." - M. Ş. Esendal
- göstermek
-i Birini veya bir şeyi işaretle belirtmek"Vitrindeki oyuncağı parmağıyla gösterdi."
- kaldırmak
-i Bulunduğu yerden almak"Örtüyü masanın üzerinden kaldır."
- doğmak
nsz Dünyaya gelmek
- vermek
-i, -e Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek"Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm." - Ö. Seyfettin
- çekmek
-i, -e Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek"Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı." - R. N. Güntekin
- uymak
-e Ölçüleri birbirini tutmak"Ayakkabı ayağına iyi uydu."
- tahammül etmek
dayanmak, katlanmak, kaldırmak
- götürmek
-i Taşımak, ulaştırmak veya koymak"Yemeği götürmek için o an en uygun kişiydim." - A. Kutlu
- taşımak
-i Bir şeyi bir yerden alıp başka bir yere götürmek"Hastayı ekseriya yakın kasabaya kadar sırtta taşırlardı." - S. F. Abasıyanık
- azap çekmek
eziyet çekmek, üzüntü içinde olmak"Azabın, biliyorum, ölümden daha derin / Baba, isyan etmesin gökyüzüne kederin" - F. N. Çamlıbel
- sineye çekmek
kötü bir davranış, söz veya olaya ister istemez katlanmak
- getirmek
-e Gelmesini sağlamak"Dün bir deri bir kemik hâlinde eve getirip bırakmışlar." - R. N. Güntekin
- layık olmak
hak kazanmış olmak"Sevilmeye o herkesten fazla layıktır." - P. Safa
- Ayıgiller
isim, hayvan bilimi Memeli etoburlardan, ayıları içine alan bir familya
- aklında tutmak
bellemek
- kabul etmek
- etrafa yaymak
- ürün vermek
- dogurmak
- hantal kimse
- kaba kimse
- oyuncak ayı