- dışında
-den başka, sayılmazsa"Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz." - A. Haşim
- kol
isim, anatomi İnsan vücudunda omuz başından parmak uçlarına kadar uzanan bölüm
- önünü kesmek
yolunu kesmek"Arabam bir gece kulübünün önünde duruyor." - A. Ümit
- parça
isim Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey"Yolun bu parçası bozuk."
- Çubuk
isim Körpe dal"Asma çubukları taze de duman yapıyor, duman kaçtı gözüme." - C. Uçuk
- kol demiri
isim Bir kapıyı kapadıktan sonra dışarıdan açılmaması için duvarla kapı arasına konan demir destek"Sonra kol demirinin usulca kaldırıldığını duyduk ve aralanan kapıdan içeriye süzüldük." - R. H. Karay
- çizgi
isim Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz, çizi, hat, tahril"Bu kâğıda üç çizgi çekti." - Ö. Seyfettin
- meyhane
isim İçki satılan ve içilen yer, içki yeri"Meyhaneden çıktığında sarhoş kafayla bir esir gemisine binmiş, güvertede sızıp kalmıştı." - İ. O. Anar
- sürgü
isim Kapının kapanması için arkasına yatay olarak yerleştirilen demir veya ağaç kol, tırkaz, sürme"Ne var ki banyo kapısının sürgüsü tutuk, kilidi de kırık olduğundan, kolu indirerek dışarı çıkmayı başarmıştı her seferinde." - E. Şafak
- sırık
isim Değnekten uzun ve kalınca ağaç"Hızlandıkça sırığın gıcırtısı artıyordu." - A. Ağaoğlu
- levrek
isim, hayvan bilimi Levrekgillerden, eti beyaz, üzeri pullu iri bir balık (Labrax labrax)
- engel
isim Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, mâni, mahzur, müşkül, pürüz, mânia, handikap"Seçme ve aracılık işlevini yerine getiren dünyanın önünde ise öyle aşılması güç engeller yok gibi." - A. Ağaoğlu
- baro
isim Bir şehir veya bir bölge avukatlarının bağlı oldukları meslek kuruluşu
- hapsetmek
-i, -e Bir suçluyu hapishaneye koymak
- mâni olmak
önüne geçmek, engellemek, önlemek"Kaç zamandır beynimi, kanımı ateşlendiren bu idealimin lezzetini tatmak için her mâniyi çiğneyeceğim." - H. R. Gürpınar
- engel olmak
önlemek, geciktirmek"Seçme ve aracılık işlevini yerine getiren dünyanın önünde ise öyle aşılması güç engeller yok gibi." - A. Ağaoğlu
- fırçalamak
-i Temizlemek veya parlatmak için fırça ile sürtmek
- kapatmak
-i Bir malı değerinden aşağı bir karşılıkla elde etmek"Evvelki hafta mühendis İlhami Bey'le karısı çok güzel bir bambu takımı kapattılar." - H. Taner
- hariç
isim Dış, dışarı"Bu kitapların haricinde herhangi bir menfaat ummak, seraptan su ummak gibi olur." - N. F. Kısakürek
- büfe
isim Evlerde içine yemek takımlarının konduğu dolap
- bar
isim Anadolu'nun doğu ve kuzey bölgesinde, en çok Artvin ve Erzurum yörelerinde el ele tutuşularak oynanan, ağır ritimli bir halk oyunu"Bahçesi var, bağı var, ayvası var, narı var / Atamızdan yadigâr bizde ata barı var" - Halk türküsü
- tij
Perdecilik, Jalûzi, dikey, katlamalı ve benzeri mekanizma kasaları içindeki ince, uzun, şekilli, metal çubuk.
- yasaklamak
-i Bir şeyin yapılmamasını buyurmak veya istemek"İhtiyarın ona yasakladığı üç beş şeyden birisi de bu idi." - T. Buğra
- sürgülemek
-i Sürgü sürerek kapamak
- engellemek
-i Bir şeyin gerçekleşmesini veya yapılmasını önlemek"Gelgelelim bu yalnız, bu mutlu ölüm düşünü tek bir şey engellemektedir." - A. Ağaoğlu
- önlemek
-i Bir şeyin olmasına veya yapılmasına engel olmak"Bir yerden kokusu çıkarsa baban vasıtasıyla önlemek isteyecekler." - S. Ali
- kazık
isim Toprağa çakılmak için hazırlanmış, ucu sivri demir veya ağaç"Çadır kazığı." "Hayvanı kazığa bağlamak."
- parmaklık
isim Dik ve biraz aralıklı olarak yan yana dizilmiş tahta, demir vb. çubuklarla yapılmış bölme veya korkuluk"Köşkün tahta parmaklıkları önünde rahatsız etmekten çekinerek hatır soruyorlar." - A. Gündüz
- bariyer
isim Engel
- maada
zarf -den başka, gayrı"Karakol Cemiyeti'nin de İstanbul'dan maada, Bursa havalisinde de faaliyette bulunduğu anlaşıldı." - Atatürk
- ayrıksız
zarf İstisnasız, bilaistisna
- mahpus
sıfat Kapatılmış, hapsedilmiş (kimse)
- tırkaz
isim Kapı mandalı, sürgü
- Halter, Her iki ucunda ağırlıkların birbirine metal bir bağlantı,disk ve kelepçelerden oluşan yarışma aleti.
- Fen Bilimleri, Hava basınç birimi.
- Turizm ve Otelcilik, Her çeşit alkollü ve alkolsüz içkilerin alındığı, hafif yiyeceklerin sunulduğu çeşitli büyüklükteki yer.
- Müzik-Dans, Dansçıların çalıştıkları stüdyonun duvarını çevreleyen ve dansçıların hareket ederken dengelerini sağlamak amacıyla destek aldıkları, yerden ortalama bir metre yükseklikte işlenmiş ahşap tutamak.
- Belediyecilik-Kamu Yönetimi, Müşterilerin tezgah önünde ayakta durarak veya yüksekçe bir tabure üzerinde oturarak içki içip, dans edebildikleri eğlence yeri.
- -den başka
- mania
- avukatlık mesleği
- basınç öIçü birimi
- dahil etmemek
- hariç tutmak
- mahkemede dinleyicileri hakim
- mahkemede sanık kürsüsü
- parmaklığln arkasında tutmak
- ölçü çizgisi