- bir yana
zarf -den başka, sayılmazsa, hariç tutulursa"Hastalıktan ötürü engelliler bir yana, hep susan bir insan tasarlamaya yetmiyor hayal gücüm." - N. Uygur
- uzak
sıfat Gidilmesi çok süren, çok ötelerde bulunan, ırak, yakın karşıtı"Muallâ, uzaklardan bir ses duyar gibi oldu." - P. Safa
- yok
sıfat Bulunmayan, mevcut olmayan (nesne, kimse vb.), var karşıtı
- ihbar etmek
bildirmek, haber vermek
- kovmak
-i Sert veya küçük düşürücü sözlerle gitmesini söylemek, savmak, defetmek"Fethi Bey çalgıları kovdu, davul zurna istedi." - M. Ş. Esendal
- öldürmek
-i Bir canlının hayatına son vermek"Beni öldürmek için birisi fazla bile / Ancak onun elinden çıkar böyle haile" - F. N. Çamlıbel
- buradan
zarf Bu yerden"Beş yaşımdan başlayarak buradan eve güğümlerle ben de su taşıdım." - A. Ağaoğlu
- sararıp solmak
giderek daha çok solmak"Sigaradan sararmış dişleriyle dolgun dudaklarını kemiriyor." - A. Ümit
- Golf, Oynanan çukurda topu bayrak direğine en uzak olan oyuncuya verilen isimdir. Oyunun devamında ilk vuruşu bu oyuncu yapar. Diğerleri de uzaklık derecelerine göre vuruş sıralarını alırlar.
- uzakta
- uzağa
- uzağa, uzakta, -den, -dan, buradan, başka yönde, emin bir yerde/yere, gidecek/bitecek/sona erecek şekilde, sürekli, durmadan, deplasmanda oynanan
- çok uzakta