-
dil ağız vermemek : ağız dil vermemek"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dil (veya diller) dökmek : kandırmak, inandırmak veya yararlanmak için tatlı sözler söylemek"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dil uzatmak : bir kimse veya bir şey için kötü söylemek"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilden düşmez olmak : herkes tarafından sürekli tekrar edilir olmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilden gelen elden gelse her fukara padişah olur : "kişi her söylediğini yapamaz, her dilediğini elde edemez" anlamında kullanılan bir söz"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dile (veya dillere) düşmek : hakkında dedikodu yapılmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dile gelen ele gelir : "insanlar yapacakları işler hakkında önce konuşurlar, sonra da o işi gerçekleştirirler" anlamında kullanılan bir söz"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dile gelmek : dile düşmek"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dile getirmek : konuşturmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dile vermek : gizli tutulması gereken bir şeyi açığa vurmak, duyurmak, yaymak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili açılmak : herhangi bir sebeple konuşmayan kimse konuşmaya başlamak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili ağırlaşmak : hastalık sebebiyle güçlükle söz söyleyebilmek, güçlükle konuşmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili alışmak : çok kullandığı bir söze alışmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili bir karış olmak : fazla konuşmak, her söze karşılık vermek"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili bir karış dışarı çıkmak (veya sarkmak) : koşmaktan, yürümekten dolayı çok yorulmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili boğazına akmak : konuşamaz olmak, sesi soluğu çıkmamak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili çözülmek : konuşamayan veya susan kişi konuşmaya başlamak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili damağına yapışmak (veya dili damağı kurumak) : çok susamak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili dolaşmak : korku, heyecan, hastalık, utangaçlık, sarhoşluk gibi sebeplerle şaşırarak söyleyeceğini karıştırmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili (veya dilinin) döndüğü kadar : söyleyebildiği kadar, anlatma gücünün elverdiği ölçüde"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili dönmemek : bir sözü doğru, düzgün söylemeyi becerememek"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili durmak : susmak, dedikodu etmemek"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili durmamak : sürekli konuşmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili ensesinden çekilsin! : bıktıracak kadar çok konuşan veya kötü sözler söyleyenler için kullanılan bir ilenme sözü"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili kılıçtan keskin olmak : kırıcı ve ağır konuşmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili kurusun! : "söz söyleyemez olsun!" anlamında kullanılan bir ilenme sözü"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili olsa da söylese (veya anlatsa) : "cansız nesneler konuşabilseler bazı olaylara tanıklık da edebilirler" anlamında kullanılan bir söz"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili pabuç kadar : saygısızca ve gönül kırıcı bir biçimde konuşan"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili sürçmek : konuşma sırasında kelimeleri yanlış söylemek"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili tutulmak : sevinç, korku, şaşkınlık vb. sebeplerle birdenbire söz söyleyemez olmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili uzamak : haddini bilmeden konuşmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili varmamak : bir sözü söylemeye gönlü razı olmamak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dili yanmak : üzüntü ve eziyet çekmek, zarara uğramak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim : "kişinin başına ne gelirse dilini tutmamasından gelir" anlamında kullanılan bir söz"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilin kemiği yok : "insan doğru veya yanlış her şeyi söyleyebilir" anlamında kullanılan bir söz"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilinde tüy bitmek : tekrar tekrar söylemekten usanmak, bıkmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilinden anlamak : bir canlının çıkardığı seslerden veya onun davranışlarından ne anlatmak istediğini anlamak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilinden (veya dilden) düşürmemek : sürekli olarak aynı kişiden veya şeyden söz etmek, sık sık anmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilinden kurtulamamak : sürekli olarak bir kimsenin sitem, eleştiri ve sataşmalarına uğramak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
diline biber sürerim : ağzına biber sürerim"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
diline (veya dile) dolamak (veya takmak) : aynı şeyi durmadan ve her yerde tekrarlamak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
diline kira istemek : ağzına kira istemek"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
diline pelesenk etmek : diline dolamak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
diline sağlam olmak : saklanacak konuları açığa vurmamak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
diline sağlık : ağzına sağlık"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
diline virt etmek : diline dolamak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilini bağlamak : bir kimseyi herhangi bir sebeple söz söyleyemez duruma getirmek, susmak zorunda bırakmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilini değdirmemek : hiç yememek veya içmemek"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilini eşek arısı soksun : hoşa gitmeyen bir şey konuşan kimseye söylenen bir ilenme sözü"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilini kedi (veya fare) mi yedi? : "neden konuşmuyorsun?" anlamında kullanılan bir söz"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilini kesmek (veya kesip oturmak) : susmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilini tutamamak : sonunu düşünmeden gelişigüzel konuşmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilini tutmak : sonunu düşünmeden gelişigüzel konuşmaktan sakınmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilini yutmak : sevinç, korku, heyecan vb. sebeplerle konuşamaz olmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilinin altında bir şey olmak : birinin açıkça söylemediği sözler olmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilinin altındaki baklayı çıkarmak : söyleyemediği şeyi artık söylemek"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilinin cezasını (veya belasını) çekmek (veya bulmak) : ölçüsüz, düşüncesiz konuşma yüzünden zarar görmek"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilinin ucuna gelmek : söyleyecek duruma gelmek"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilinin ucunda : bir söz hatırlanacak gibi olup da hatırlanamadığında söylenen bir söz"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dilinin ucuyla : içten, yürekten olmayarak, laf olsun diye"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
diliyle sokmak : bir kimseye ağır ve kırıcı sözler söylemek"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
diliyle tutulmak (veya yakalanmak) : suçunu, kendi konuşması ile açığa vurmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dillerde dolaşmak (veya gezmek) : her yerde sözü edilmek"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
-
dillere destan olmak : herkes tarafından konuşulur olmak"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç