- kapatmak
-i Bir malı değerinden aşağı bir karşılıkla elde etmek"Evvelki hafta mühendis İlhami Bey'le karısı çok güzel bir bambu takımı kapattılar." - H. Taner
- ayırmak
-i, -e Bölmek"Elmayı dörde ayırmak."
- dehliz
isim Üstü kapalı, dar ve uzun geçit"Mihrabın sağ tarafında dehliz gibi kuytu bir köşeye açılan bir kapı vardır." - Y. K. Beyatlı
- halvethane
isim, din b. (***) Saraylarda girilmesi yasak olan oda
- manastır
isim, din b. (***) Bazı kesin kurallara bağlı rahip veya rahibelerin dünya ile ilgilerini keserek yaşadıkları yapı, keşişhane"İnsan manastıra kapansın, rahibe olsun daha iyi öyleyse." - A. İlhan
- tecrit etmek
herkesten veya her şeyden ayırmak, bir kenara koymak
- tekke
isim, tarih Tarikattan olanların barındıkları, ibadet ve tören yaptıkları yer, dergâh"Hemen her ev yarı saray ve yarı tekke gibi bir şeydi." - A. Ş. Hisar
- dergah
Tasavvufi-Tasavvuf, Farsça. Kapı, eşik, kapı yeri, sığınılacak yer, makam, tekke gibi mânâları vardır. Tarikat mensubu şeyhlerle, dervişlerin ikametgahı olan büyük tekkelere dergâh denir. Hürmeti arttırmak için şerif sıfatı eklenerek Dergâh-ı Şerîf de denilir. Kelime hafifletilerek "dergeh" şeklinde de telaffuz edilir.
- münzevi hayat
- kemer avlu
- manastır hayatı
- manastıra kapatmak
- bir binaya bitişik üstü kapalı kemerli yol
- dünyadan uzak. cloistral manastır ile ilgili.
- manastır haline getirmek. cloistered manastırda oturan