-
baş ağır gerek, kulak sağır : "kişi ağırbaşlı olmalı ve dedikoduları dinlememelidir" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş ağrıtmak : başını ağrıtmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş (veya başını) alamamak : çok uğraştıran bir konu yüzünden vakit ve fırsat bulamamak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş bağlamak : başına bir örtü örtmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş bulmak : kazanç bırakmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş (veya başı) çekmek : herhangi bir konuda önde gitmek, önayak olmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş çevirtmek : başı arkaya doğru döndürtmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş dille tartılır : "kişinin aklı, söylediği sözlerle ölçülür" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş döndürmek : başarıdan, gururdan, sevinçten çok mutlu duruma getirmek, aşırı heyecanlandırmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş edebilmek : bir kimseyi yola getirmeye veya bir şeyi yapmaya gücü yetmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş edememek : gücü yetmemek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş eğmek : saygı göstermek için baş eğerek selamlamak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş eldeyken : ölmeden, yaşarken, sağken"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş etmek : gücü yetmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş gelmek : yenmek, gücü yetmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş göstermek : belirmek, ortaya çıkmak, zuhur etmek, vuku bulmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş göz etmek : evlendirmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş göz olmak : evlenmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş kes, yaş kesme : "ağaç kesmek, insan öldürmek kadar büyük bir suçtur" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş kesmek : selam vermek için baş eğmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş kıç olmak : denizcilik yelkenli yavaşlayıp kendi çevresinde bir tur atmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş kıç vurmak : -den, denizcilik baştan gelen dalgalarla gemi, başı ve kıçı üzerinde inip kalkmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş kırılır (veya yarılır) fes (veya börk) içinde, kol kırılır yen (veya kürk) içinde : "aile içindeki, arkadaşlar arasındaki uyuşmazlıklar yabancılara duyurulmamalıdır" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş koşmak : bir işi başarmak için çalışmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş koymak : bir şey uğruna ölümü göze almak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş nereye giderse ayak da oraya gider : "küçükler büyüklerin izinde gider, her işte onları örnek tutarlar" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş olan boş olmaz : "bir yerde önder olan kimse taşıdığı değer dolayısıyla o yere gelmiştir" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş ol da istersen soğan başı ol : "küçük bir işte de olsa başta olmak önemlidir" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş olmak : küçük bir işte de olsa yönetici olmak, sözü dinlenir bir kimse olmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş sağlığı, dünya varlığı : "en büyük zenginlik, beden sağlığıdır" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş sallamak : karşısındakinin her sözünü uygun bulur görünmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş üstünde tutmak : çok iyi ağırlamak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş üstünde yeri var : "büyük bir saygı ve ilgi ile karşılanır veya ağırlanır" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş vermek : çıban olgunlaşmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş yakmak : kötü duruma düşürmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş yapmak : kuaför saç bakım ve tuvaleti yapmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş yastığı baş derdini bilmez : "insanın derdi içindedir, en yakını bile onu anlamaz" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baş yemek : birinin ölümüne veya yok olmasına sebep olmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başa gelen (dert) çekilir : çaresiz durumlara düşüldüğünde insanın kendini üzüntüye kaptırmayıp bu durumlara katlanmasının olağan ve doğru bulunduğunu anlatan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başa gelmek : kötü bir durumla karşı karşıya kalmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başa gelmeyince bilinmez : "başına bir felaket gelmeyen, başkasına gelen felaketin ne denli acı olduğunu gereği gibi anlayamaz" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başa güreşmek : yağlı güreşte, pehlivanlar başpehlivanlık için yarışmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başa vermek : değiş tokuş yaparken üste bazı şeyler vermek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı ağrımak : sorunu olmak, sıkıntı içinde bulunmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı bağlanmak : evlendirilmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı belada olmak : çözülmesi güç, sıkıntılı bir durumda olmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı belaya girmek (veya uğramak) : sıkıcı, üzücü bir durumla karşılaşmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı çatlamak : başı çok ağrımak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı dara düşmek : sıkıntıya girmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı daralmak : para yönünden sıkıntıya, darlığa düşmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı darda kalmak : parasızlıktan dolayı sıkıntıda olmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı derde girmek : sıkıntılı bir duruma düşmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı dönmek : insana, eşyanın dönmesi, ayağının altından yerin çekilmesi vb. bir duygu gelmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı göğe ermek (veya değmek) : beklenmeyen bir mutluluğa ermek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı hoş olmamak : bir şeyden hoşlanmamak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı için : "çocuğumuzun başı için, annenizin başı için" vb. sözlerde değerli bir kişi ortaya konarak kullanılan ant veya yalvarma sözü"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı kazan gibi olmak : başında çok ağrı ve uğultulu bir sersemlik olmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı nâra yanmak : başkası uğruna büyük bir zarara uğramak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı sağ olsuna gitmek : başsağlığı dilemeye gitmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı sıkılmak (veya sıkışmak) : herhangi bir güçlük karşısında kalmak, bunalmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı sıkıya gelmek : herhangi bir güçlük karşısında bunalmak, zor durumda kalmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı taşa değmek : kötü bir durum kendisine ders olmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı tutmak : gürültüden veya üzüntüden başı ağrımak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı üstünde yeri olmak : her zaman iyi karşılanmak, ağırlanmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı yastığa düşmek : yorgunluktan veya güçsüzlükten uykuya dalmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı yastık yüzü görmemek : yatağa yatıp uyumuş olmamak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı yerine gelmek : zihin yorgunluğu geçmiş olmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başı zapt olunmamak : at, binicisini alıp götürmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başım gözüm üstüne : belirtilen istekleri içtenlikle yapmayı kabul etmeyi anlatan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başımla beraber : memnunlukla, seve seve"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başın başı, başın da başı var : "toplum içinde hiç kimse başına buyruk değildir, başta bulunan her kişinin üstünde daha büyük bir baş vardır" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına balta kesilmek (veya olmak) : sürekli istemek, ısrar etmek, inat etmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına bela açmak : kötü bir olay dolayısıyla dert sahibi olmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına bela almak : bir sorunla karşılaşmak, kötü bir duruma düşmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına bela olmak (veya kesilmek) : sıkıntı vermek, tedirgin etmek, musallat olmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına bir hâl gelmek : kötü bir duruma uğramak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına dünyanın belasını sarmak : büyük felaket getirmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına çalsın! : birine verilmek istenilen bir şeyin öfke ve nefretle geri çevrildiğini anlatmak için kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına çıkarmak : şımartmak, çok yüz vermek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına çıkmak : birinden yüz bulup ona karşı pek şımarıkça davranmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına çorap örmek : birine, haberi olmadan kötü duruma düşürücü davranışta bulunmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına dert açmak : kendini kötü ve zor bir duruma düşürmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına dert olmak (veya kesilmek) : bir kimse veya olay, sıkıntı vermek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına devlet (veya talih) kuşu konmak : beklemediği büyük bir nimeti ele geçirmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına dikilmek : birinin yanından uzaklaşmamak, onu denetim altında bulundurmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına dikmek : birini veya bir şeyi korumak için bir kimseyi görevlendirmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına dolamak : musallat etmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına gaile açmak : sıkıntı yaratmak, üzüntü vermek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına geçirmek : başına giymek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına gelen başmakçıdır : "başından bir iş geçmiş olan kimse o işte deneyimli olur, uğradığı zarara bir daha uğramamak için önlem alır" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına (...) gelmek : kötü bir durumla karşı karşıya kalmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına güneş geçmek : güneş çarpmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına iş açmak : uğraştırıcı ve üzücü bir işin çıkmasına yol açmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına iş çıkarmak : istenilmeyen veya uğraştırıcı bir işe yol açmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına iş çıkmak : hoşa gitmeyen ve beklenmedik bir iş veya olayla karşılaşmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına kakmak (veya kakınç etmek) : yapılan bir iyiliği yüzüne vurarak birini üzmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına kan çıkmak : öfkelenmek, hiddete kapılmak, kontrolünü yitirmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına karalar bağlamak : çok kederlenmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına sarmak : birine musallat etmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına taç etmek : çok değer vermek, ilgi göstermek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına taş düşmek (veya yağmak) : felakete uğramak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına yıkmak : harap etmek, zor durumda bırakmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına vur, ağzından lokmasını al : uysal ve sessiz kimseler için kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başına vurmak : içki, gaz veya sıcak baş ağrısı yapmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
...-nın başında gelmek (veya yer almak) : önem sıralamasında önde olmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başında kavak yeli (veya yelleri) esmek : genç sorumluluk duygusundan uzak, zevk, eğlence peşinde koşmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başında paralansın : yapılan bir iyilik çok söylendiğinde o iyiliğin artık istenmediğini belirten bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başında torbası eksik : kaba saba, yontulmamış (kimse)"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başından almak : kurtarmak, sorumluluğunu almak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başından aşağı kaynar sular dökülmek : üzüntülü veya kötü bir olay karşısında birdenbire büyük bir sıkıntı duymak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başından atmak : yapılması güç bir işi yapmaktan kendini kurtarmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başından büyük işlere girişmek (veya kalkışmak) : gücünün üstünde olan işlere kalkışmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başından geçmek : daha önce aynı duruma uğramış olmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başından korkmak : hayatından kaygı duymak, cezalandırılmaktan korkmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başından savmak : bir istekte bulunanı sözde bir sebeple uzaklaştırmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını acemi berbere teslim eden, pamuğunu cebinden eksik etmez : "iş başına deneyimsiz yönetici getirenler, ondan kaynaklanan sıkıntı ve zararları çekmeye hazır olmalıdırlar" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını ağrıtmak : gereksiz sözlerle birini bunaltmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını alıp gitmek : izin almadan ve gideceği yeri bildirmeden gitmek, savuşmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını ateşlere yakmak : başına büyük bir dert almak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını bağlamak : başına örtü vb. bağlamak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını beklemek : gözetlemek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını belaya sokmak : birini, kötü sonuçlar verecek bir duruma itmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını bir yere sokmak : barınacak bir yer bulmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını bir yere bağlamak : birini bir işe yerleştirmek, işsizlikten, başıboşluktan kurtarmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını boş bırakmak : yalnız veya serbest bırakmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını çatmak : baş ağrısını önlemek için alnın üstünden arkaya doğru eşarp vb. şeyleri çepeçevre sıkıca bağlamak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını çıkarmak : bitki filizlenmeye başlamak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını derde sokmak : sıkıntılı bir duruma girmek veya getirilmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını dik tutmak : onurunu korumak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını dinlemek : kafasını dinlemek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını döndürmek : mutluluktan yarı sarhoş duruma getirmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını duman almak : efkârlanmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını ezmek : bir daha kötülük edemeyecek duruma getirmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını gözünü yarmak : bir işi kötü yapmak, bir işi istenildiği gibi yapmamak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını istemek : birinin öldürülmesini istemek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını kaldırmamak (veya kaldıramamak) : bir işi aralıksız sürdürmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını kaşımaya (veya kaşıyacak) vakti olmamak : arada en ufak başka bir iş yapamayacak kadar sıkışık durumda bulunmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını koltuğunun altına almak : ölümü göze alarak bir işe girişmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını kurtarmak : canını korumak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını nâra yakmak : birini ağır bir zarara uğratmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını ortaya koymak : bir işe girişirken ölümü göze almak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını taştan taşa vurmak : çaresiz kalarak çok pişman olmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını toplamak : kadın, saçını toplayıp başına bir çekidüzen vermek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını uçurmak : kellesini uçurmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını vermek : kendini feda etmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başını yakmak : güç bir duruma sokmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başının altında : "yastığının altında" anlamında kullanılan bir söz"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başının altından çıkmak : birinin hilesiyle yapılmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başının çaresine bakmak : kimseden yardım görmeden kendi işini kendi yapmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başının derdine düşmek : başka bir şeyle ilgilenmeyecek kadar sıkıntılı durumda bulunmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başının gözünün sadakası : başa gelecek bir belayı savmak veya önlemek için yapılan bağış, özveri"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başta (veya başında) bulunmak (veya olmak) : bir işin yöneticisi olmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
başta taşımak : çok saygı göstermek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baştan aşmak : pek çok olmak, pek çoğalmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baştan çıkarmak : kötü yola sürüklemek, doğru yoldan saptırmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baştan çıkmak : ahlakı bozulmak, doğru yoldan ayrılıp uygunsuz işlere yönelmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baştan kara etmek : -den batma tehlikesi karşısında, gemi başını karaya vurup oturmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
-
baştan kara gitmek : sonunu düşünmeden, hesapsız bir biçimde yaşamak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı