anlami-nedir.com, nedir, nedemek
Kelime ve Karakter Sayacı

Ağzına verilmesini beklemek (veya istemek) anlamı nedir? , Ağzına verilmesini beklemek (veya istemek) ne demek ?

Kelimeler > A ile başlayan kelimeler > ağzına verilmesini beklemek (veya istemek) nedir?

Ağzına verilmesini beklemek (veya istemek)
anlamı

'Ağzına verilmesini beklemek (veya istemek)' 5 kelime ve 38 harften oluşmaktadır.

ağzına verilmesini beklemek (veya istemek) foto galeri
  • nedir çalışmayıp işlerinin başkaları tarafından yapılmasını beklemek

Ağzına verilmesini beklemek (veya istemek) ile ilgi cümleler (0)

"ağzına verilmesini beklemek (veya istemek)" ile ilgili cümle görmek istiyorsan, aşağıdaki "Cüme Ekle" butonuna basarak şansını deneyebilirsin.
Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller'de ağzına verilmesini beklemek (veya istemek)
  1. ağzından kapmak : birinin bildiği şeyleri, ustalıklı konuşmalarla ona sezdirmeden öğrenmek

  2. ağzından lakırtı (veya laf) almak (veya çekmek) : karşısındakini konuşturarak birtakım şeyleri öğrenmek

  3. ağzından lokmasını almak : birinin hakkı olan şeyi ondan almak

  4. ağzından söz (veya laf veya lakırtı) eksik etmemek : o sözü sürekli söylemek

  5. ağzından yel alsın! : ağzını hayra aç!

  6. ağzını açacağına gözünü aç : dikkatsiz kişileri uyarmak için "dikkatli ol, uyanık ol!" anlamında kullanılan bir söz

  7. ağzını açıp gözünü yummak : öfke ile, sonunu düşünmeden ağzına gelen bütün ağır sözleri söylemek

  8. ağzını aramak (veya yoklamak) : konuşturarak düşüncesini öğrenmeye çalışmak

  9. ağzını bağlamak : bir kimseyi herhangi bir sebeple söz söyleyemez duruma getirmek, susmak zorunda bırakmak

  10. ağzını bıçak açmamak : üzüntüden söz söyleyemeyecek durumda olmak

  11. ağzını bırakıp kıçıyla (veya bir tarafıyla) gülmek : alay ederek karşısındakine gülmek

  12. ağzını bozmak : kaba sözler söylemek, küfretmek

  13. ağzını burnunu çarşamba pazarına (veya çanağına) çevirmek : aşırı bir biçimde döverek perişan duruma getirmek

  14. ağzını burnunu dağıtmak (veya kırmak veya parçalamak) : aşırı bir biçimde döverek perişan duruma getirmek

  15. ağzını dilini bağlamak : birini konuşamaz duruma getirmek

  16. ağzını havaya (veya poyraza) açmak : umduğunu elde edememek

  17. ağzını hayra aç! : kötü ihtimaller söz konusu edildiğinde "Tanrı korusun" anlamında kullanılan bir söz

  18. ağzını kapamak (veya kilitlemek) : susmak, bir şey söylemek istememek

  19. ağzını kiraya vermek : kendini de ilgilendiren bir konuda düşüncesini söylememek

  20. ağzını koklamak : niyetini ve durumunu öğrenmek istemek

  21. ağzını kullanmak (veya satmak) : birinin söylediklerinin aynısını söylemek

  22. ağzını mühürlemek : konuşmamak, susmak

  23. ağzını öpeyim (veya seveyim) : sevindirici bir söz söyleyene "ne güzel söyledin" anlamında kullanılan bir söz

  24. ağzını sıkı (veya pek) tutmak : sır vermemek

  25. ağzını toplamak : söylemekte olduğu kötü söz veya küfürleri kesmek

  26. ağzını tutmak : boşboğazlık etmemek

  27. ağzının içine baktırmak : sözlerini seve seve ve dikkatle dinletmek

  28. ağzının içi yangın yerine dönmek : ağzının tadı bozulmak, tat alma duyusunu yitirmek

  29. ağzının kâhyası olmak : birinin alışkanlıklarına, davranışlarına, düzenine karışmak

  30. ağzının kokusunu çekmek : birinin her türlü isteğine, kaprisine boyun eğmek

  31. ağzının mührü ile : oruçlu olarak

  32. ağzının payını (veya ölçüsünü) almak : verilen karşılıkla bir kimseye söylediğine veya yaptığına pişman olmak

  33. ağzının payını (veya ölçüsünü veya kayarını) vermek : verilen karşılıkla bir kimseyi söylediğine veya yaptığına pişman etmek

  34. ağzının perhizi yok : "ağzına geleni söyler" anlamında kullanılan bir söz

  35. ağzının tadını bilmek : güzel yemeklerden anlamak

  36. ağzının suyu akmak : çok beğenip istemek, imrenmek

  37. ağzıyla içmesini bilmek : sözünü, sohbetini karşıdaki kişiyi incitmeyecek bir biçimde ayarlamak

  38. ağzıyla kuş tutsa... : "ne yapsa, ne kadar çaba ve ustalık gösterse" anlamında kullanılan bir söz

  39. ağız (veya ağzını) açmak : konuşmaya başlamak

  40. ağız açtırmamak : çok konuşarak başkalarının söz söylemesine, konuşmasına engel olmak

  41. ağız aramak (veya yoklamak) : öğrenmek istenilen şeyi söyletecek yolda dil kullanmak

  42. ağız burun birbirine karışmak : dayak sonucunda yüz yara bere içinde kalmak

  43. ağız (veya ağzını) büzmek : dudak büzmek

  44. ağız değiştirmek : önce söylediğini başka türlü anlatmak

  45. ağız dil vermemek : konuşmamak, susmak

  46. ağız eğmemek : birine minnet etmemek

  47. ağız etmek : yaranmak için kibar konuşmaya çalışmak

  48. ağız kullanmak : duruma, ortama göre söz söylemek

  49. ağız satmak : yüksekten atarak kendini övmek

  50. ağız tamburası çalmak : sözle avutmaya, oyalamaya çalışmak

  51. ağız yapmak : birini kandırmak, yanıltmak amacıyla duygularını, düşüncelerini olduğundan başka türlü gösterecek bir biçimde konuşmak

  52. ağız yaymak : açık ve dürüst konuşmaktan kaçınmak

  53. ağız yer, yüz utanır : "armağan alan, armağanı verenin isteğini yerine getirmemeye çekinir ve mutlaka yapmaya çalışır" anlamında kullanılan bir söz

  54. ağızda dağılmak : genellikle hamur işi, iyi pişmiş ve lezzetli olmak

  55. ağızda sakız gibi çiğnemek : bir söz veya düşünceyi sık sık tekrarlayıp durmak

  56. ağızdan burun yakın, kardeşten karın yakın : "insanın kendi yararı her şeyden önemlidir" anlamında kullanılan bir söz

  57. ağza alınmaz (veya alınmayacak) : söylenmesi ayıp, çirkin (söz, küfür)

  58. ağza almamak : anmamak, sözünü etmemek

  59. ağza (veya ağızlara) düşmek : dedikodu konusu olmak

  60. ağza tat, boğaza feryat : "miktarı çok az olan yiyecek" anlamında kullanılan bir söz

  61. ağzı burnu yerinde : oldukça güzel, yakışıklı

  62. ağzı çirişçi çanağı : ağzı acı ve kurumuş, zehir gibi olan

  63. ağzı çirişçi çanağına dönmek : ağzı kuruyup acılaşmak

  64. ağzı dili bağlanmak : herhangi bir sebeple konuşamaz olmak

  65. ağzı dili tutulmak : konuşamamak

  66. ağzı dolu dolu konuşmak : heyecanlı söz söylemek

  67. ağzı eğri, gözü şaşı ensesinden belli olur : "bir insanda bulunan eksiklikler, onun tutum ve davranışlarından belli olur" anlamında kullanılan bir söz

  68. ağzı kilitlenmek : konuşamaz duruma gelmek

  69. ağzı köpürmek : çok öfkelenmek

  70. ağzı kulaklarına varmak : çok sevinmek

  71. ağzı (veya ağzı dili) kurumak : susuz kalmak

  72. ağzı kurusun : felaket dileğinde bulunanlara karşı kullanılan bir ilenme sözü

  73. ağzı laf (veya lakırtı) yapmak : kolay konuşma yeteneği olmak

  74. ağzı olan konuşuyor : "konuyla ilgisi olmayan, bilir bilmez herkesin söyleyecek sözü var" anlamında kullanılan bir söz

  75. ağzı oynamak : bir şeyler yemek

  76. ağzı sulanmak : imrenmek

  77. ağzı süt kokmak : çok genç ve toy olmak

  78. ağzı teneke kaplı : çok sıcak veya çok acı şeyleri kolaylıkla içebilen, yiyebilen (kimse)

  79. ağzı torba değil ki büzesin : "başkalarının söyleyeceklerine engel olamazsınız" anlamında kullanılan bir söz

  80. ağzı var dili yok : "pek sessiz, kendi hâlinde" anlamında kullanılan bir söz

  81. ağzı varmamak : söylemeye, açıklamaya gönlü elvermemek

  82. ağzına almak : yemek, içmek

  83. ağzına baktırmak : kendini zevkle dinletmek

  84. ağzına biber sürerim (veya çalarım) : ayıp bir sözün söylenmemesi gerektiğini belirtmek için söylenen ihtar sözü

  85. ağzına bir kemik atmak : birini küçük bir çıkarla susturmak

  86. ağzına bir lokma koymamak : hiçbir şey yememek

  87. ağzına bir parmak bal çalmak : birini tatlı sözlerle veya çeşitli hediyelerle bir süre için kandırmak, oyalamak

  88. ağzına bir zeytin verir, altına (veya ardına) tulum tutar : "yaptığı küçük iyiliklere karşılık büyük çıkar bekler" anlamında kullanılan bir söz

  89. ağzına burnuna bulaştırmak : bir işi beceremeyip berbat etmek, bozmak

  90. ağzına etmek : haddini bildirmek

  91. ağzına geldiği gibi : önünü sonunu düşünmeden

  92. ağzına geleni söylemek : nezaket dışına çıkarak ağır ve kırıcı sözler söylemek

  93. ağzına gem vurmak : susturmak, söyletmemek

  94. ağzına kadar : boş yeri kalmayacak bir biçimde

  95. ağzına kilit takmak (veya vurmak) : susmak

  96. ağzına kira istemek : söylemesi beklenen şeyi söylemekte nazlı davranmak

  97. ağzına ... koymamak : bir şey yememek veya içmemek

  98. ağzına layık : bir yiyeceğin çok lezzetli ve tatlı olduğunu söylemek için kullanılan bir söz

  99. ağzına sağlık : bir sözü yerinde söyleyen kişilere söylenen bir beğenme sözü

  100. ağzına sıçmak : birini çok kötü duruma sokmak

  101. ağzına sürmemek : herhangi bir yiyeceği veya içeceği hiç yememek veya içmemek

  102. ağzına takılmak : bir sözü konuşması sırasında bilinçsiz bir biçimde sürekli söylemek

  103. ağzına taş almak : söze karışmayıp susmak

  104. ağzına tıkmak : susturmak, konuşmasına engel olmak

  105. ağzına verilmesini beklemek (veya istemek) : çalışmayıp işlerinin başkaları tarafından yapılmasını beklemek

  106. ağzına volta almak : denizcilik bir palanganın işlemesine engel olmak için palanganın ucundan çıkan halatı geçici olarak makaranın arasından geçirip sıkıştırmak

  107. ağzına vur, lokmasını al : "yumuşak huylu kimseye her istenilen kolaylıkla yaptırılabilir" anlamında kullanılan bir söz

  108. ağzına yakışmamak : söylemesi ayıp kaçmak, uygun düşmemek, yakışık almamak

  109. ağzına yüzüne bulaştırmak : bir işi kötü yapmak, becerememek

  110. ağzında bakla ıslanmamak : sır saklamamak

  111. ağzında büyümek : sevmediğinden veya içi almadığından bir yiyeceği yutamamak

  112. ağzında yaş kalmamak : bir düşüncesini bir kimseye birçok kez söylemiş olmak

  113. ağzından baklayı çıkarmak : baklayı ağzından çıkarmak

  114. ağzından bal damlamak (veya akmak) : çok tatlı konuşmak

  115. ağzından burnundan getirmek : huzurunu bozmak, sıkıntıya sokmak

  116. ağzından çıkanı (veya çıkan sözü) kulağı duymamak (veya işitmemek) : sözlerini tartmadan söylemek

  117. ağzından çıkmak : bir sözü istemeden, farkına varmadan söylemek, söylemiş bulunmak

  118. ağzından çıt çıkmamak : hiçbir şey söylememek

  119. ağzından (söz veya lakırtı) dirhemle çıkmak : çok az veya zorla konuşmak

  120. ağzından dökülmek : açıkça söylemekten çekindiği şey, konuşmasından belli olmak

  121. ağzından düşmemek (veya düşürmemek) : her zaman sözünü etmek, söylemek

  122. ağzından girip burnundan çıkmak : türlü yollara başvurarak birini bir şeye razı etmek, kandırmak

  123. ağzından hayır çıkmazsa bari şer söyleme : "lehte konuşmuyorsun, hiç olmazsa aleyhte de konuşma" anlamında kullanılan bir söz

  124. ağzından inci saçmak : birbirinden güzel sözler söylemek

  125. ağzından kaçırmak : istemediği hâlde boş bulunup söyleyivermek


Harf Analizi

  1. - Ünlü harf (16 tane) : a,ı,e,i
  2. - Ünsüz harf (20 tane) : ğ,z,n,v,r,l,m,s,b,k,y,t
  3. - Kalın Ünlüler : (2 tane) : a,ı
  4. - İnce Ünlüler : (2) : e,i
  5. - Sert Ünsüz : (3) : s,k,t
  6. - Yumuşak Ünsüzler : ( 9) : ğ,z,n,v,r,l,m,b,y
  7. - Bilinmeyen karakter (2) : ( )

Yeni Bir Kelime Öğren?

  • Sinir harbi
  • Sinir hastalığı
  • Sinirleri boşanmak
  • Sinir sistemi
  • Siniri oynamak
  • Sinir otu
  • Öz kaynak
  • Siniri tutmak
  • Sinir hastası
  • Kardeş

anlami-nedir.com'u Türkçe dil araçları sunan bir sözlüktür, yakın zamanda sadece anlamlar değil türkçe ingilizce sözlük, akademik aramalar ve birçok edebi araç ile karşınıza çıkacaktır.

anlami-nedir.com içeriklerini öncelikle TDK'dan sonra ise editörlerin kontrolünden geçirerek sizlere sunmaktadır, eğer bir hatalı kısım gördüyseniz lütfen iletişim'e geçiniz

Sizde Türkçemize katkıda bulunmak ve bilinmiyenleri aktarmak isterseniz editör olup paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Yunus Emre : "Biriktirdiğin değil, paylaştığın senindir"

Takip edin

Sitemap Yasal Konular İletişim Hakkında İndeksler Son Eklenenler Kelime Sayacı