-
yürürlüğe girmek : bir kanun, bir karar, bir iş uygulanır, yapılır duruma gelmek"Yürürlükte bulunan kanunlar, usuller, kurallar. Fakat umumi hatlar yine yürürlükte idi." - F. R. Atay
-
yürürlüğe konmak : bir kanun veya bir karar uygulama alanına konulmak"Yürürlükte bulunan kanunlar, usuller, kurallar. Fakat umumi hatlar yine yürürlükte idi." - F. R. Atay
-
yürürlükte bulunmak : bir kanun veya bir karar uygulama alanında olmak"Yürürlükte bulunan kanunlar, usuller, kurallar. Fakat umumi hatlar yine yürürlükte idi." - F. R. Atay
-
yürürlükte kalmak : bir kanun veya karar geçerli olmaya devam etmek"Yürürlükte bulunan kanunlar, usuller, kurallar. Fakat umumi hatlar yine yürürlükte idi." - F. R. Atay
-
yürürlükte olmak : kanun, karar, iş yapılmakta, uygulanmakta olmak"Yürürlükte bulunan kanunlar, usuller, kurallar. Fakat umumi hatlar yine yürürlükte idi." - F. R. Atay
-
yürürlükten kaldırmak : uygulanmaz duruma getirmek"Yürürlükte bulunan kanunlar, usuller, kurallar. Fakat umumi hatlar yine yürürlükte idi." - F. R. Atay
-
yürürlükten kalkmak : bir kanun veya karar iptal edilmek"Yürürlükte bulunan kanunlar, usuller, kurallar. Fakat umumi hatlar yine yürürlükte idi." - F. R. Atay